Bugün “şeriat”la yönetilmiyoruz fakat dilimizde darb-ı meseldir; “Şeriatın kestiği parmak acımaz!” deriz.
Peki, şeriatla yönetilmiyor olmamıza rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı bir mesele hakkında fikir ileri sürerken veya hüküm verirken Türk Ceza Kanunu’na mı bakacak? Şeriatın ne dediğine mi?
Şeriat kelimesini kullanıp, bilgisiz fikir sahiplerini rahatsız etmeyelim de şöyle diyelim: Kur’an-ı Kerim’e ve Hadis-i Şerifler’e ve bu iki kaynağın ilimlerinde allame olmuş İslam Büyüklerinin kitaplarına mı bakacak? Yoksa ilgili konudaki cari kanunlara mı?
Diyanet’e soruyorum:
“Bir bölgede belli bir imar izni varken, ama belediyeyi kafaya alarak ama belediye yetmezse ilgili bakanlıkta adamını bularak herkese tanınan haktan daha fazla hak elde etmek için rüşvet vermek veya hatırla özel izin çıkarmak caiz midir?”
Böyle bir soru için Diyanet topu imar mevzuatına mı atar, yoksa helal/ haram noktasından söylenecek bir hüküm var mıdır?
Diyanet’e soruyorum:
“Belli bir göreve gelmek için torpil yaptırmak caiz midir?”
Diyanet’e soruyorum:
“Ankara’da iş bitirmek için, o işin meblağı üzerinden belli bir komisyon almak caiz midir?”
Şimdi…