İnsan güzel memleketimde manşete çıkan hadiselere bakınca apışıp kalıyor.
İsrail’den yalvar yakar Heron almaya çalıştığımız zamanları unutanların ve bu Heron’ların bize değil de eşkıyaya çalıştığı ortaya çıktığında sesi çıkmayanların “SİHA”lar için kıyamet koparması karşısında söylenecek her söz, verilecek her tepki yetersiz ve anlamsız.
Asıl mesele şu: Biz Heron’a muhtaç acizliğimizden kurtulup çok daha iyisini yapmışız… Hem de silahlı silahsız envai çeşidini… Kendi milli insansız savaş aracımızla teröre karşı başarılı sonuçlar almaya başlamışız… Ve bu ülkenin kimlik kartını taşıyan ve millete vekillik ettiğini zanneden bazı vatandaşlarımız isyanlar içinde…
CIA bulaşığı olana mı nutkumuz tutulacak? “Millî Görüşçü” olduğu varsayılana mı?
Dansözlerin kıvırtması, çıplak kadın vücuduna sulanmakta ahlaki zaaf görmeyenler açısından belki estetik bir anlam taşıyabilir ama…
Koca koca sözde devlet adamlarının dansözlere taş çıkartacak fırdöndülükleri beynimizi ve midemizi bulandırıyor.
Bir ülkenin insanları farklı siyasi görüşlere ve inanışlara sahip olabilir ama üzerinde yaşadıkları vatana ihanetleri “düşünce farklılığı” olarak değerlendirilebilir mi?
“SİHA”ların varlığına ve başarısına tahammül edemeyenlerin, Rusya’dan S-400 almamıza karşı çıkan sözde müttefik özde düşmanımız olan ülkelerden ne farkı var?
Başka ne var manşetlerde?
Geçen sezonun çok seyredilen rezil evlilik programlarında delikanlılığın kitabını yazan damat adayı fuhuş çetesinden yakalanıyor…