114 ölü, bin 35 yaralı… Son deprem, kayıtlara bu sayılarla geçti. Yitirilen canların acısını hepimiz hissediyoruz. Yaralıların 36’sı halen tedavi altında. Ve yer sarsıntısından etkilenen milyonlar… Başta İzmir’de yaşayanlar tabii. Ama İstanbullular da… Aslında toplumca etkilendik psikolojik olarak.
Uzmanların ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’ dediği bu durumla baş edebilmek için ne yapacağız? Bu soruyu Prof. Dr. Tamer Aker’e sordum. Aker; Pakistan, Sri Lanka, Filistin, Bosna gibi yerlerde çalışmış, 17 Ağustos 1999 büyük Marmara, Van/Erciş, Elazığ gibi deprem bölgelerinde bulunmuş bir psikiyatri uzmanı. Halen İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı Programı Direktörü. İşte konunun uzmanından hepimize yardımcı olabilecek tespit ve tavsiyeler:
- Deprem, doğada yaşıyor olmamızın bir gerçeği. Afet veya felaket ise değil. Deprem felakete dönüştüyse, burada insan kusur veya dahlinden söz etmek mümkün.
- Deprem; yuvayı, evi, aslında yeri, yani toprağı sarsan bir olay. Yere basma ve evin güvenini saniyeler içinde alıp götüren bir dehşet.
- Güvenin kaybolduğu anda yapabileceğimiz en iyi şey yanımızdakine sarılmak, dayanışmak ve destek olmak.
- Paylaşmak... Korku ve kaygılarımızı anlatmak. Ağlamak.