Son iki yazımda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı ve geçen yıl Mayıs ayında ortaya çıkan “Türkiye’deki Cemaat ve Tarikatlar Raporu”ndan bölümler aktardım. Bugün sıra, 226 sayfalık raporun ‘Sonuç’ bölümünde.
★
(…) Devletin öncelikli ele alması gereken tedbir, ülkemizdeki dini hareketlerin şeffaflığını temin edecek yasal çerçeveyi ortaya koymasıdır. Söylemlerindeki gizem, abartı ve kurtuluş garantili motifler sebebiyle halka daha çabuk ulaşabilen her türlü oluşumun belli bir hukuki çerçeve içine alınması, söz konusu oluşumların hem kamu otoritesince denetlenmesini mümkün kılacak hem de bunların kendi kendilerini denetleme (otokontrol) mekanizmalarını geliştirecektir.
Mezkur hareketler hakkında, “mali kontrol, asayişi bozan unsurlara karşı önlem ve toplumun değerlerini koruma” hususlarını da içeren kanuni denetimlerin mümkün hale getirilmesi, “merdiven altı” tabir edilebilecek oluşumları kapı aralanmasına da mani olacaktır.
★
Toplum içindeki sosyal yapıları yasaklama ile sonuç alınamayacağı açıktır. Bundan dolayı, bu tür sosyal örgütlenmelerin yasal bir zeminde hareket etmelerinin sağlanması şarttır. Eğer bu kanuni denetim mekanizması kurulmazsa, dinin kutsallarının ticaretini yapandan, din adına şantaj üretene veya menfi davranışlarını din adına meşrulaştırmak isteyene kadar birçok kişi veya grupların oluşması kaçınılmazdır.