En az 600 yıllık geçmişi olan bir spor… Türkiye değerini anladığında ve İstanbul’da ilk kulüp kurulduğunda tarih 1895’i gösteriyordu; yani futboldan bile önce… İlk sahayı Okmeydanı’na yapmışlar; diğerleri de onu sadece birkaç yıl aralıklarla takip etmiş... Çok sevilmiş ve hızla kitleler oluşmaya başlamış. Ancak sonraki yıllar ne olduysa futbol, basketbol, voleybol, boks, tenis gibi sporların gölgesinde kalmış. Evet çoğunuz tahmin etmekte zorlanacak ama golf sporundan bahsediyorum. Sanki hüzünlü bir hikaye… O dönemde dış ticaretin en etkili şehri İzmir. Öyle ki ilişki içinde olunan pek çok ülkenin konsoloslukları bile var. Bölgenin en ünlü levantenleri her gün golf oynuyor… Ancak nasıl bir unutturulma yaşatıldıysa Türkiye Golf Federasyonu 1996’da nihayet hayata geçirilebilmiş. Yani ilk kulübün kuruluşundan tam 101 yıl sonra… Fakat buna rağmen son 20 yılda çok sayıda golf sahası açıldı. Hatta bunların büyük kısmı dünyanın en güzel kompleksleri arasında yer alıyor. Uzmanlar ‘golf sporuna gönül vermiş ülkelerin turizm pazarı hiçbir zaman açık vermez’ diyor. Evet bu konuda öncü ülkeler olan İskoçya, Portekiz, İngiltere, İsveç ve İspanya’nın böyle bir derdi hiç olmadı. ABD’de 20 binin üzerinde golf sahası var. Avrupa ortalaması 500… Türkiye’de faal durumda olan saha ise henüz 36. Ama başta Kemer Country Club olmak üzere pek çok tesis dünya devlerine meydan okur cinsten.
SIÇRAMA ZAMANI...Golf, turizmin dört mevsime yayılması demek. Dünyada halihazırda 100 milyonun üzerinde kişi bu oyunu oynuyor. Bunların da 40 milyonu farklı sahaları da görmek için seyahat ediyor. Türkiye’nin uluslar arası arenadan aldığı pay ise yılda ortalama 250 bin kişi… Bir başka değişle hala yolun başındayız. Bir golf sahası yılda ortalama 3 milyon euro kar getiriyor. Yani 100 sahamız daha olsa neler olur hesabı siz yapın… Özellikle Marmara ve Ege’de ciddi bir ihtiyaç var. Karadeniz bile bu noktada heyecanını hissettiriyor. Asya’dan Avrupa’ya...