Mustafa Kemal Atatürk’te vücut bulan kurucu irade, bu topraklardaki son Türk devletinin temellerini Cumhuriyet, tam bağımsızlık gibi ulvi değerler üzerine inşa etti...
Atatürk’ün o günlerde yeni yönetim sistemini tanımlarken kullandığı şu cümleler tesadüfen seçilmemişti; “Bugünkü devlet teşkilatımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyet’tir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir...”
Genç Cumhuriyet, milletten aldığı bu güçle az zamanda çok işler başardı!
Ve sonra...
Halkından kopuk, askeri ve sivil bürokrasiden oluşan oligarşik bir yapının hüküm sürdüğü yıllar geldi...
Milletin adamlarının darağaçlarına gönderildiği, millet iradesinin askeri müdahalelerle kesildiği, Türkiye’nin rotasını yeniden ‘muasır medeniyetler’ rotasına çevirmek isteyenlerin bedelini canlarıyla ödediği yıllar...
Bugün 95. yılını kutladığımız Cumhuriyet, 2 bin yıllık bir devlet geleneği olan bu milletin gözünden bile sakındığı ‘kundaktaki’ emanetidir!
Bugün vesayet odaklarına, birliğimize kasteden kökü dışarıdaki terör örgütlerine, tam bağımsızlığımızı hedef alan ekonomik saldırılara karşı verdiğimiz bu mücadele işte bu ‘sakınmanın’ tezahürüdür...
Türkiye bugün, “Biz bu millete efendi değil, hizmetkâr olmaya geldik” diyen bir ismin liderliğinde, milletiyle devletini yeniden barıştıran, bu ülkenin imkânlarını milletine hizmet için seferber eden, ekonomiden, dış politikaya başı dik politikalar geliştiren yeni bir iradeye emanet!
İşte dün yıllarca Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük adıyla kendi statükocu zihniyetlerine yer açmaya çalışan vesayet odaklarına rağmen Türkiye dev bir esere daha kavuştu...
Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü’nden sonra dünyanın en büyük havalimanı olan İstanbul Havalimanı da milletinin hizmetine girdi...
Cumhuriyetimiz 95. yılında bir kez daha taçlandı!