“Helikopteri düştü, İran cumhurbaşkanı Reisi hayatını
kaybetti”…
Söylemesi dile çok kolay geliyor değil mi?.. Ancak kazın ayağı hiç
de öyle değil… Çok köklü bir devlet geleneğine sahip bir ülkenin
cumhurbaşkanının helikopter kazasında ölmesi böyle kolay bir cümle
kurularak geçiştirilecek kadar basit olamaz, olmamalı…
Neymiş helikopter hava muhalefeti nedeniyle düşmüş… İran gibi bir
ülkenin cumhurbaşkanı helikopterle ülkesine dönecek, hava
muhalefeti kadar basit bir konuya bakılmayacak öyle mi?...
Neymiş ambargo nedeniyle helikopter çok eskiymiş, bakımı
yapılamıyormuş… İnsanın aklıyla alay ediyorlar resmen… Yeri
geldiğinde dünyaya kafa tutan bir ülkenin cumhurbaşkanının
helikopteriyle ilgili iddialara bakar mısınız?..
Bütün bu saçmalıkları bir kenara bırakırsak, ortada bir gerçek var;
İran bu olayla itibar kaybetti… Kökleri imparatorluklara dayanan
bir ülkenin cumhurbaşkanı helikopter kazasında ölüyorsa bu çok
büyük bir itibar kaybıdır ve bu durum kazayla falan
açıklanamaz…
Evet, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı… Soruşturmayla birlikte
de soru işaretleri ortaya çıkmaya başladı…
Helikopterin pilotu neden bulutların üstüne çıktı?...
Cumhurbaşkanını taşıyan helikopterle, diğer helikopterler arasında
neden 30 saniye irtibat kesildi?..
Pilotun kimliği, geçmişi çok iyi incelendi mi?...
Bu sorular önümüzdeki günlerde daha da artacaktır…
Doğal olarak baş şüpheli İsrail… İkinci sırada ABD geliyor…
Bütün bu yaşananların ışığında en kritik soruyu ise sona
sakladım!..
Diyelim ki; yürütülen soruşturma sonucunda olayın kaza değil
sabotaj olduğu ortaya çıktı… İran olayın sabotaj olduğunu
açıklayabilecek mi?..
Yaşananlarla itibar kaybına uğrayan bir ülke, çok daha büyük bir
itibar kaybına uğramamak için bunu açıklayamaz, NOKTA!...