Türkiye’nin seçim kararı almasının ardından Batı merkezlerinde yaşanan paniği görüyorsunuz. Avusturya’da, Hollanda’da, Almanya’da referandum öncesinde alınan tavrın yeniden nüksetmesi, ‘koca koca’ yayın kuruluşlarının, “Erdoğan kaybederse Batı bloku kaybeder” yorumları yapması boşuna değil.
‘Beş benzemez’ muhalefeti bir mıknatıs gibi biraraya toplayan şey de tesadüf değil.
Geçen haftayı gözünüzün önüne bir getirin... Rahmetli Necmettin Erbakan’ın yolunda olduğunu söyleyen Saadet Partisi, Abdullah Gül gibi bir ismi aday göstermek istiyor. Gül, ‘çatı olursam aday olurum’ diyor. SP, CHP’nin kapısını çalıyor. Daha 2007’de Cumhurbaşkanı olmasın diye yollara dökülen CHP, Gül ismine ‘sıcak bakıyor’. O sırada kamuoyunun ‘liboş’ diye tanımladığı ne kadar isim varsa “Gül olsun da Gül olsun” diye tempo tutuyor, hatta onlara FETÖ’cü hainler eşlik ediyor.
Yani rüya da görüp, birine yorumlatmaya kalksan işin içinden çıkamaz...
Ama belli ki işte bu