Bizim geleneklerimizde apartmanda komşunun getirdiği aşurenin tabağı bile boş olarak geri verilmez. “Allah kabul etsin” der alırsınız. Bir güzel yer sonra evde ne varsa tabağı doldurur geri verirsiniz. Adettendir.
Öğrencilik yıllarım bu kâbusla geçti. Her kapı çalışında içim erirdi. Yine o teyze! Yahu ben mi istedim dolmayı, böreği, güllacı? Mümkünse almayayım o tabağı… İçine ne koyacağım diye inanın stres oluyordum. Tabak bana bakıyor, ben tabağa bakıyordum.
★★★
Bir gün teyze yine getirdi, yedim afiyetle, yıkadım tabağı… Bir baktım dolapta aynı tabaktan beş tane daha… Etti altı… Desenleri de aynı… Belli ki teyzenin 12’li tabak setinin yarısı bende… Tabak seti bendeyse nasıl yemek yiyorlar ailece? Utandım haliyle…
Evde de bir halt yok ki, ne koyayım içine? Hemen anneyi aradım, akıl aldım. Sanki hayata geçirmek çok basitmiş gibi, dedi ki “yap bir kurabiye!”. Söylemesi iyi de kolay mı öyle?
Neyse ki evin karşısında tatlıcı vardı. Gönderdiği her tabağın içine koydum burma kadayıfı… Taşıması biraz zor oldu ama iade ettim tabakları… Yıllar boyunca zengin ettim tatlıcıyı… Acaba teyze tatlıcıyla ortak mıydı?