Havalar sıcak gidince palamutlar semirdi… Balıkçı tezgâhları da şenlendi. En azından deniz yüzümüze güldü. Olta atıp yakalamayan yok.
Alım gücü ne hale geldiyse ada gibi ülkenin vatandaşları için balık lüks kategorisinde… Balıkçılar da haklı… Su ile çalışmıyor takalar, mazot yakıyorlar.
Hadi sığır, koyun pahalı anlarım ama bir zahmet destek atsınlar şu balıkçılara… Avrupa'da kişi başına yıllık ortalama balık tüketimi 24 kilo… Türkiye'de 7 kilo…
Hele Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da durum tam bir kepazelik… Kişi başı yıllık tüketim yarım kiloya kadar düşüyor. Balık görseler yılan sanacaklar, sarılacaklar.
Deniz ve iç su kaynaklarının 25 milyon hektar olan yüzey alanı ülkedeki toplam orman alanından fazla, tarım alanlarına ise hemen hemen eşit…
Koskoca 85 milyon kişilik ülkede hepi topu 60 bin kişi balıkçılıkla uğraşıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin, 8.333 km'lik kıyı şeridi ve 177.714 km uzunluğundaki nehirleri var. Balık nerede? Yok!
Tesis yok, o yok, bu yok da diyemiyoruz. Avrupa ülkeleri arasında balıkçı filosu en büyük ülke 17 bin 200 tekne ile Yunanistan olurken Türkiye 17 bin tekne ile ikinci sırada.
Zenginlikten parasını ne yapacağını bilemeyen Norveç'in balıkçı tekne sayısı sadece 6 bin 400… Demek iş teknede değil teknikte, destekte, eğitimde…
Adamların nüfusu 5 milyon, 143 ülkeye balık satıyorlar. Her yıl dünyaya 1 milyon ton somon yolluyorlar. Sadece somondan yılda 10 milyar Euro'yu denizden alıp cebe indiriyorlar.