Ülke olarak topyekün borca gömülmüş durumdayız.
Devlet borçlu, kamu borçlu,
özel sektör borçlu, küçük ve orta
büyüklükteki işletmeler borçlu, hane
halkı borçlu… Hatta bu ülkenin üzerinde uçan kuş bile
borçlu!
İşin kötüsü sadece borçlu değil aynı zamanda
sorunlu! Resmi verilere göre banka bilançolarında
382 milyar TL sorunlu kredi var. Tabii sorunlu
demek işin kibarcası… O kredilerin çoğu zaten
battı!
★★★
Dahası da var! Şirketlerin dönmeyen kredilerini
yapılandırıp sanki batak değilmiş gibi
davranıyoruz. Özel sektör bankaları geçen yıl bu
yapılandırmalardan ağızlarının payını aldı. Kamu
bankaları ise seçim nedeniyle daha da gaza bastı.
Yılbaşından beri kredi artışı yerli özel bankalarda 3.1
milyar lirada kaldı!.. Yabancı bankalarda ise 4
milyar lira azaldı. Ya kamu bankaları? Verdiği yeni kredi
63 milyar lirayı aştı.
Bunun anlamı mevcut sermaye, kaynak, kârlılık
verileri ışığında bankacılık sektörünün büyümeyi finanse edecek
takatinin kalmadı. Peki, kamu bankaları nereden buluyor
parayı?
Mevduatı mı artıyor? Hayır! En basit
anlatımıyla; tam tabiriyle para basılıyor. Kamu
bankalarına veriliyor. Peki, kamu bankaları bu parayı kredi olarak
kimlere dağıtıyor? Herkes onları biliyor!
★★★
Kamu bankalarının anormal şekilde kredi dağıtması, sanki
kriz yokmuş gibi davranması TL’deki değer
kaybının başlıca nedenlerinden biri… Sonrasında nasıl
durduracaksın dövizi ve faizi?
Sahi şirketler
kamu bankalarından krediyi alınca ne yapıyor? Tüketim ve
üretim daralırken yatırım için makine mi alıyor? Yoksa
sadece zaman mı kazanıyor? Hem de daha da
borçlanarak!
★★★