Türkiye ekonomisinin tutunduğu son dal, ucuz kredi üzerinden büyümeye çalışmak.
Kamu, özel, iç, dış, şirket kredisi, tüketici kredisi hatta kredi kartı borçları, alacak, verecek, hep birlikte Türkiye adına ortada 1 trilyon dolar borç dönüyor.
Bu sistemde olası aksamalar tolere ediliyordu ama iş büyüyünce devlet yapıyı ayakta tutmak için müdahil oldu.
Hazine 100 liralık borç geri ödemesine karşın 179 lira borçlandı.
Zira bankalar “yasal limitlerini sonuna kadar kullandı ve elde avuçta ne varsa hepsini krediye verdi.” Şimdi dertleri yasayı esnetmek ki güneş bir süre daha batmasın.
* * *
Kredilerin vadesi gelince ne olacak? Birçoğu geri ödeyemeyecek. Ödeyemez de… Nasıl ödesinler? Krediyi alınca satışları mı arttı. Bugünün dünden bir farkı var mı?
Gelecek yıl takipteki alacaklar köpürüp gidecek. Bankalar, devletin kapısına gidip garantilerini isteyecek. Vaat edilen garantiyi alabilecekler mi? Valla “çok kâr ettiler” diye şimdiden altyapı hazırlanıyor. Sonrası bilinmez.
Aslında Hükümetin oyun planı basit. Piyasalara Varlık Fonu ile müdahale edip, çaktırmamak. Kredi Garanti Fonu ve bankaların kaynakları ile algı yaratmak. Bütün hikâye bundan ibaret…