Erdoğan konuşmaya “Halkımıza bir müjde daha” diye başlayıp konu enflasyona gelince, “Artışın kamburunu bir müddet sırtımızda taşımak durumunda kalacağız” dedi. Neden sırtladığımıza pek değinmedi…
Söylenince kolay ama iri de olamıyoruz, diri de olamıyoruz, yarattığı kamburu sırtımızda taşıyınca… Arkamıza binmiş müteahhitler inerse yer açılır belki…
Aklıma küçüklüğüm geldi… Denizin dalgalı olduğu zamanlarda koca sandalları kuma çekerdik. Şimdiki gibi fiber falan da değildi… Ahşaptan, bildiğin eşek ölüsü gibiydi…
Haliyle iki, üç kişi yeterli olmazdı, sahildekiler yardıma gelirdi. Bir amca vardı, her seferinde çeker gibi yapardı. Ayağını bastığı yerde kum milim oynamazdı. Maazallah gerçekten çekse eline falan yapışırdı. Sonra da “güzel çektik ama” diye konuşma yapardı.
Enflasyona kambur benzetmesi yapan kişi 3 yıl, 5 yıl, 8 yıl önce de benzer söylemlerde bulunmasa iyiydi… Gidip de “faiz sebep enflasyon neticedir” diyerek ekonominin içinden geçen kendileri…
Kamburun bu kadar büyük olmasının nedeni ülke ekonomisini deneme tahtasına çevirmeleri… Kemer sıka sıka bel kalmayınca mevzu sırta halk hamala döndüyse demek ki…
Her şeyi de devletten beklememek lazım derken her şeyi milletten beklemek ne demek? Bu işte bir terslik var sanki… Sırtlamadığımız ne kaldı ki?
Ekonomi taklaya gelir halk dolarını, altınını bozsun… Darbe olur, halk sokağa çıksın tank kovalasın. Virüs her yeri sarar, halk tedbirini alsın. Enflasyon artar halk sırtlasın…
Her sıkıştığında yardım talep edeceksen, sabır isteyeceksen, IBAN numarası vereceksen ülkeyi kahvedeki Hüsnü Dayı da gayet güzel yönetir.
Ekonomik olarak uçacağımız söyleniyordu fakat rüzgârın yönünü hesaplayamadık. Kötü yönetim de etkisini gösterince ekonomik olarak çakıldık!
Başkanlık sistemi gelince bolluk var diye anlatıldı, bize kamburu kaldı. Ne yapsa, kimi getirse başarılı olmadı. Sistem, üç buçuk yılın sonunda 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 5 TÜİK Başkanı, 4 Merkez Bankası Başkanı yedi.