Dışa bağımlı, onların parasına muhtaç bir ekonomimiz var. Böyle yazınca hoş görünmüyor ama gerçek bu… Nitekim Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in yurtdışını turlaması, yabancı yatırımcılara dil dökmesi anlatıyor bize esas hikâyeyi…
★★★
Dışa bağımlı bir ekonomi, dedikodu düşkünü bir teyze gibidir… Komşunun ne yaptığı ne ettiği ile hep meşgul hep takiptedir. “Ah Amerika faiz oranlarını yükseltti mi?”, “Ha, Çin’in ekonomisi yavaşladı mı?”, “Peki, Avrupa’daki kriz çözüldü mü?” derken, kendi ekonomini unutuveririz. Sürekli başka ülkelerin ekonomik dalgalanmalarıyla yol almaya çalışırsın. Dolar yükselmiş, Euro çıkmış, altın düşmüş… Dışa bağımlılık ekonomiyi bir denizdeki küçük bir sandal gibi sarsar durur. Elinde bir kürek, önünde dalga dalga sorunlar…
★★★
Yani, “altın bilezikle bile olsa, kelepçe kelepçedir”. Tutukluluk halidir. Sürekli olarak bir başka ülkeye bağımlı olan ekonomi, kendi özgür iradesini kaybeder ve dış güçlerin emrinde hareket eder.
Yüksek oranda borçluluk ekonomini yönetme kabiliyetini ve kontrolünü kaybetmek anlamına gelir. Biraz...