Yiğit Bulut’un attığı tweet önemliydi; “Aralıktan itibaren her alanda kredi muslukları açılabilir… Politika faizinde tek haneye doğru…”
Ülkeyi yönetenler banka kredileri oranlarına takmış durumdalar… Anlaşıldığı üzere yakında konut, sanayi, ticaret, otomotiv, şunun, bunun kredileri de zorla da olsa ucuzlatılacak.
Peki, o zaman nasıl olacak? Tasarruf etmesi istenen hane halkı bir kez daha krediye boğularak tasarrufu iyice azaltacak. Krediler ile gelecek kazançları da ipotek altına alınacak.
Sadece hane halkı değil, özel sektör de kredileri artıracağından gelecekteki kazancının büyük kısmını finansal giderlere kaptıracak.
Geliri mi artacak? Öyle bir şey olmayacak. Nitekim kredi dağıtarak ekonomiyi toparladıklarını sanıyorlar. Bilgileri bu kadar! Belli ki sadece seçime kadar zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar.
Döviz rezervleri sıkıntılı olan yatırım çekmesi bu şartlarda mümkün görünmeyen tüketime ve ithalata dayalı bir büyüme modeline sırtını dayamış bir ekonomi kredi genişlemesiyle ülkeyi daha ne kadar taşır?
Hem harcamam olsun hem param dursun! Hem para politikasını gevşetip harcamaları körükleyelim, hem kontrol altına alıp disipline edelim! Oh ne âlâ dünya…
Her şeyi almanı istiyorum ama para da biriktirmeni istiyorum gibi psikopatça bir yaklaşım söz konusu…
Zira hiçbir şey normal değil ki ülkede… Bankadan ihtiyaç kredisi istiyorsun faiziyle ödeyeceğim diye, önünde koyuyorlar bir taahhütname…
“Amacına aykırılık teşkil eden işlemleri yapmayacağını” kabul ettiğin bir kağıdı imzalamanı istiyorlar. İhtiyacını onlar belirliyorlar! Oysa ekmeğe el bastırıp yemin ettirler daha etkili olurlar.
Bankanın da pek umurunda değil ne yaptığın… Merkez Bankası ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu baskı yapıyor, bu sebeple müşterilerine imzalatıyorlar.
İyi şimdilik sözleşmenin altına, “Okudum, anladım gelecek seçimde mührü ampule basacağım” yazmamışlar. Resmen paranı bile nasıl harcayacağını söylemeye başladılar.