Memur ve memur emeklileri 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 yılı için yüzde 3+3 zam aldılar. Halbuki memur değil de çay olsalardı yüzde 30 zam alacaklardı. Belki zam yapmadı ama memurunu düşünen devlet, hoşça vakit geçirmeleri için hazırladığı tiyatro oyununu seyrettirmeyi ihmal etmedi. Bu gösteri memurlara geldi. Senaryoya göre, memur maaş zam oranını belirleme günü gelir çatar. Toplu sözleşmelerdeki saçmalıklar dikkat çekmeye başlar. Sendika isteklerini sıralar. Karşılanmazsa çok kötü olacağını, fena yapacaklarını, gönül koyacaklarını falan sayıklar. Devlet cücük kadar teklif eder. Sendika isyan bayrağını çeker. Birinci perde biter.
★★★
İkinci perdede sözde bir çekişme! Aslında cilveleşme… Ne devletin, ne sendikanın istediği olur. Hakem heyetine gidilir. Halbuki zam oranları çoktan belirlenmiştir. Bu sayede kimse tepki çekmeyecektir.
Hakem heyetinin kaybedeceği ne var ki? Size bir üyesinden bahsedeyim, geri kalanları siz tahmin edin!
Cumhurbaşkanı tarafından seçilen profesör doktor olan üye aynı zamanda hukuk fakültesi dekanı olarak atanır…
Üniversitesindeki açılış töreninde Cumhurbaşkanı’na fahri doktora unvanı vermeyi kararlaştırır. Sunumda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini öpmek istemesi ile gündeme gelir. Erdoğan elini öptürmez. Dudakları havada kalır. Öyle de tarafsızdır!
★★★
Ülkede sendikaların gereksizliğini ortaya koyan bir karar oldu. Sendika ne isterse istesin İktidar yine vermek istediğini veriyor. Neden boşu boşuna pazarlık yapılıyor?
Niye sendika yöneticilerine maaşlar ödenip, masrafları karşılanıyor? Neden sendikalar var? Ne işe yararlar? Buyursunlar bu soruları cevaplasınlar.
Benzine, elektriğe yapılan zamları “fiyatlarda değişiklik” diye haberleştiren yalaka basınımız anlaşmayı koca koca puntolarla “memura zam müjdesi” diye verdi. En kötüsü geride kaldı, Türkiye eski Türkiye değil demişlerdi. Hükümetten ilgili bakan dahil kimse çıkıp bahsettikleri güçlü Türkiye ekonomisinden memura neden pay vermediklerini açıklamadı!
★★★