Beşiktaş'ın, transferin son gününde Cenk'i satmaması kader olsa
gerek... Avrupa'da ve ligde Beşiktaş'ı taşıdığı gibi A Milli
Takım'ı da Hırvatistan karşısında zafere götürüp Dünya Kupası
umutlarımızı artırdı. Demba Ba'da ağzını açmadı, Mario Gomez'de
hiçbir sorun çıkarmadan sırasını bekledi, Aboubakar ile yarıştı..
Ve bu sezon "Patron benim" diyerek zirveye oturdu.. Arkasında
İspanya Milli Takımı'nda forma giymiş bir yıldız Negredo varken hem
de..
Cenk'i, Beşiktaş'a ve Türk futboluna kazandıran insan tabii ki
Şenol Güneş... Burak Yılmaz ile Cenk'in kaderleri ne kadar aynı
aslında... Burak da Şenol hocanın ellerinde büyüdü... Şimdi aynı
yoldan Cenk geçiyor ve 26 yaşındaki oyuncu bir marka oldu...
Konya'ya karşı attığı gol muhteşemdi... Türkiye'de sol kanadın en
iyisi olan Caner'in ortası da...
Porto gibi zorlu bir deplasman sonrası bir takımın evinde oynaması
büyük avantajdır. Beşiktaş da dün gece Konya karşısında bu avantajı
iyi kullandı. Zaten Vodafone Park'ta Beşiktaş maçlara 1-0 önde
başlıyor. Taraftarı muhteşem bir destek verdi. İlk düdük çalar
çalmaz rakibini abluka altına alan siyah-beyazlılar, organize bir
atakla daha 10. dakikada istediğini aldı. Golden sonra da, Beşiktaş
makinesi, biraz vites düşürüp aktif dinlenmeye geçti. Buna rağmen,
savunmada çok fazla sıkıntı çekmediği gibi pozisyonlar bulmaya
devam etti. Oğuzhan'ın yerine Tolgay da olsa, Tosic'in cezasını
Medel de doldursa, Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte Adriano da
oynasa, ardından sakatlanıp oyundan çıkan Brezilyalı'nın yerine
Necip de geçse, makine tıkır tıkır işlemeye devam etti. Dün
Quaresma her zamankinden daha çok bireysel oynadı. Sonunda aradığı
golüne, klasına yakışır bir şekilde kavuştu. Bu tarz, kendisinin ve
seyircinin hoşuna gider ama her zaman takım ruhunun altını çizen
Şenol Güneş'i mutlu etmez... Sonuçta; Porto yorgunu Beşiktaş,
eksiklere ve rotasyona rağmen evinde rahat bir galibiyet alıp bu
sene de şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu gösterdi.