Üzerinden darbe girişimi geçtiği için belki hafızalarımızdan silindi ama Rusya ile normalleşme vitesine geçişimiz bundan sadece bir ay önce açıklandı.
İsrail’le normale dönmek üzere anlaştığımızın açıklandığı 26
Haziran'dan bir gün sonraydı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Devlet Başkanı Vladimir Putin’e
mektup yazmış, 24 Kasım 2015’te Rus savaş uçağının Suriye sınırını
ihlal ettiği için düşürülmesinden dolayı (üzüntüden fazla, özürden
az bir ifade olan) “kusura bakmayın” demiş ve krizden çıkış yoluna
girilmişti.
Dün Erdoğan’ın 9 Ağustos’ta Putin’le görüşmek üzere St Petersburg’a
gideceği açıklandı.
Bu yalnızca Suriye/uçak krizi sonrasında Erdoğan’ın Rusya’ya ilk
gidişi olmakla kalmayacak.
Aynı zamanda Erdoğan’ın 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında ilk
yurt dışı seyahati de olacak.
Bunu önemli bir gelişme saymak lazım.
Neden mi? Türkiye’deki üç askeri darbe de Rusya henüz Sovyetler
Birliği iken, yani Soğuk Savaş sırasında başarıya ulaşmıştır ve
üçünün de öncesinde Türkiye’de adı Amerikancıya çıkmış sağ
iktidarların Sovyetler Birliği ile önemli ekonomik yakınlaşması söz
konusu olmuştur. Tesadüf müdür? Belki de tesadüftür.
Artık Sovyetler yok, Soğuk Savaş da yok, Rusya var ve ABD’nin yanı
sıra Batı cephesinde bir de Avrupa Birliği (AB) var.