Adalet ve Kalkınma Partisi 2001’de kurulduğunda siyasete yeni bir nefes getirdi. O rüzgârla 2002’de yüzde 34 ile tek başına iktidar oldu. E-muhtıraydı, kapatma davasıydı, darbe girişimiydi derken iktidardaki 18 yılını dolduracak önümüzdeki ay. On sekiz yıl sonra Türkiye’nin geldiği noktayı daha iyi anlamak için adalet, kalkınma ve AK Parti’nin durumuna biraz geniş açıdan bakalım. Gerçi çöp toplayıcı gencin CNNTürk muhabiri Fulya Canşen’in “hayalini” sorması üzerine “hayalim yok” demesi adalet ve kalkınma bağlantısı hakkında bir fikir veriyor. Ama her bir başlık altındaki birkaç örneğin durumu anlatmaya yeteceğini tahmin ediyorum.
Adalet
Anayasa Mahkemesinin Covid-19 gerekçesiyle çıkarılan ve suç örgütü liderleri bırakılırken siyasetçileri, gazeteci, yazarları hapiste tutan infaz yasasını af saymama gerekçesi açıklandı. Buna göre yasanın iptali yönünde oy kullanan (AYM Başkanı Zühtü Arslan dâhil) üyeler “Altı yıl ceza alan bir kişinin buna göre bir gün yatması bile gerekmiyor. Bu af sayılır” diye itiraz etmiş.