Fethullahçıların siyaset dünyasındaki bağlantıları giderek daha
çok konuşulmaya başladı.
Dün Meclis’te bütün muhalefet partileri bu konuyu açtı.
Onların deyişiyle “çaycıyı, çorbacıyı”, “teyzeyi ablayı” mahkeme
önüne çıkaran, tutuklatan savcılar, en küçük şüphede toplu işten
çıkarmalara giden hükümet, nedense henüz büyük balıklara, MHP
lideri Devlet Bahçeli’nin deyişiyle “yılanlara, çıyanlara”
gelemedi.
Sadece muhalefet partileri değil, vatandaş da konuşuyor
bunları.
Konunun yenden alevlenmesinin birkaç nedeni var.
Bunların başında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş’ın, Fethullahçı olduğunu kendisinin de söylediği damadı Ömer
Faruk Kavurmacı’nın tahliyesi geliyor.
Tahliye sağlık gerekçesine dayandırılıyor, epilepsi krizlerine.
Kötüdür, bilen bilir. Ama son on yıla dönüp bakarsanız çok daha
vahim durumdaki kaç tutuklunun, kaç mahkûmun içeride acımasızca
ölüme terk edildiğini görebilirsiniz. Ergenekon’un finansörü
suçlamasıyla içeri alınan küçük işletme sahibi Kuddusi Okkır’ın
gözler önünde eriyip gidişini hatırladınız mı?
Başkanlık sistemine geçiş için 16 Nisan halkoylamasında
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanında yer alan, hatta daha dünkü
grup konuşmasında dahi ABD’deki duruşunu öven Bahçeli bu konuda bu
kadar sert sözler söylüyorsa, Erdoğan’ın ciddiye alması
gerekiyor.