Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün BM Genel Kurulu'nda ülkeleri terörizme karşı birlikte durmaya çağırdı.
Bu çağrı terör eylemlerinin dünya çağında ülkeleri tehdit ettiği ancak ülkelerin terörizmin tarifi, mücadele yöntemi ve öncelikler konusunda ayrı düştüğü bir zamanda yapıldı..
Türkiye IŞİD ve PKK’nın terör eylemleriyle aktif mücadele içinde, iç ve dış olmak üzere iki cephede askeri birliklerini sahaya sürmüş durumda.
PKK’ya karşı mücadele 1984’ten bu yana devam ediyor, şimdiye dek 40 binden fazla insanın hayatına mal oldu.
IŞİD’e karşı mücadele ise nispeten yeni; örgüt 2011’de patlayan Suriye iç savaşı sürecinde 2013’te kuruluşunu ilan etti.
Suriye’de iç savaşın patlamasından bir buçuk yıl kadar sonra, 2012 son baharında o dönem başbakan olan Erdoğan MİT Müsteşarı Hakan Fidan aracılığıyla PKK ile dolaylı bir diyalog başlatmıştı; bu sayede 2015 ortalarına dek Türkiye’de terör eylemleri nedeniyle kan dökülmüyordu. (O dönem mesela PYD başkanı Salih Müslim de Ankara’ya geliyor, yetkililerle görüşmeler yapıyordu.)
IŞİD ile mücadele de hükümet gündemine daha çok 2014 Haziranında Türkiye’nin Irak, Musul Başkonsolosluğunun IŞİD tarafından işgal edilerek 49 çalışanın esir alınmasıyla girmişti.
2015 ortalarında 7 Haziran seçimleriyle birlikte IŞİD de PKK da Türkiye’yi eylemlerinin hedefine koydu. Bu aynı zamanda Türkiye’nin stratejik İncirlik üssünü ABD öncülüğünde oluşturulan IŞİD-karşıtı koalisyon uçuşlarına açtığı, kendisinin de katıldığı dönemin hemen ardına denk geliyordu.