Bir-iki hafta öncesine dek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti grubuna "İlk hedefiniz başkanlıktır, ileri" diyordu.
Sonra o çağrı adeta yavaşça sessize alındı.
Ardından AK Parti grubundan haber sızdırılmaya başladı basına,
Anayasa değişikliği yaz tatili sonrasına kaldı türünden…
Malum Ahmet Davutoğlu’nun istifaya mecbur bırakılmasının
nedenlerinden biri sayılıyordu Anayasa değişikliğini “demlenmeye”
bırakma niyeti.
Bu defa öyle söylenmiyordu.
MHP’deki kongre çekişmesi bitsin, belki 330’u bulacak destek o
cenahtan gelir de denmiyordu doğal olarak; AK Parti yönetimindeki o
beklenti, Ankara’da herkesin bildiği bir sır.
Meclis çalışmaları, bekleyen kanunlar derken, Cumhurbaşkanından
yeni direktif geldi.
İlk hedef değişmişti: Erdoğan AK Parti grubundan bir an önce Meclis
İç Tüzüğünü değiştirmelerini istiyordu artık.
Neden mi?
Erdoğan’a göre devletin yürütme kanadını halka hizmetine fren
koymamak, yavaşlatmamak lazım, hükümet programını hızla uygularken
Meclis, ya da yargı ayak bağı olmalı.
Nitekim Başbakan Binali Yıldırım da dün AK Parti grubuna hitabında
vekilleri muhalefetin engelleme ve yavaşlatma çabasına karşın
enerji yasasını geçirdikleri için tebrik etti.
Muhalefete göreyse, Erdoğan ve AK Parti’nin amacı, yasa ve anayasa
değişiklikleri görüşülürken muhalefete düşen söz hakkını, süresini,
soru ve gensoru önergelerini engellemek, özetle muhalefetin sesini
kısmak. Ve böylelikle Meclis’in denetleme yetkisini, dengeleyici
rolünü yürütme lehine kısıtlamak.
Muhalefete kulak verecek olursanız, hükümetin Yargıtay ve Danıştay
kanunlarında yapmak istediği değişiklikler de aynı şekilde yargının
denetim rolünü azaltıp, yürütmenin, yani cumhurbaşkanı ve hükümetin
mahkemeler üzerindeki etkisini artırmayı amaçlıyor. Bu yüzden
Yargıtay ve Danıştay’ı (bir kez daha) değiştirme girişimini
“Anayasaya aykırı” buluyorlar.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise bunu reddediyor, “Yasa yapıcı”, yani
Meclis karar verir diyor. Meclis’in bu tür kararları bir an önce
verebilmesi için de İç Tüzük değişikliğinin önemi ortaya
çıkıyor.