Başbakan Binali Yıldırım'ın dün Rusya ile "normalleşmenin başladığı" ilanıyla birlikte sürecin henüz açıklanmayan bazı ayrıntıları da belli olmaya başladı.
İsminin açıklanmasını istemeyen kaynakların verdiği bilgilere göre, sürecin özellikle son aşamaları doğrudan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kontrolünde ilerledi.
Rusya ile 24 Kasım 2015’te Suriye sınırını ihlal eden Rus jetinin düşürülmesinden bu yana krize giren ilişkilerin düzeltilmesi için hem resmi, hem de gayrı resmi kanallar kullanıldı; bu çerçevede iş dünyasının kilit katkısı oldu.
Rusya ile enerji, turizm, inşaat, tekstil, gıda, perakende gibi alanlarda bağlantısı olan etkili iş adamları ve Rus muhatapları da devreye girerek yumuşama sağlamaya çalıştı.
Edinilen bilgiye göre, bu iş adamları arasında özellikle kamuoyunca tanınan bir iş adamının çabaları, Erdoğan’ın Putin’e yazdığı 24 Haziran tarihli mektubun iletilmesinde önemli pay sahibi oldu. Mayıs başlarından itibaren Erdoğan’ın yeşil ışığıyla devreye giren iş adamı Ankara ile Moskova arasında mekik dokudu. Dün itibarıyla ismi açıklanmayan, Rusya’da güçlü bağlantıları bulunan iş adamının daha önce de devlet işlerine yardımcı olan işadamları arasında olduğu belirtiliyor.
Kaynaklar, daha önce bazı temasların sonuçsuz kaldığına işaret ediyorlar. Bunlar arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1 Naisan 2016’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesi öncesinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Narazbayev’le temasları sonucu ortaya çıkan arabuluculuk girişiminin de bulunduğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı ilk temaslardan olumlu işaret almasıyla ilerleyen aşamalarda diplomasi ekibinden İbrahim Kalın başta olmak üzere az sayıda ismi daha devreye aldı; bu aşamada Putin’in yakın ekibi de devreye girdi.
Bu süreçte Putin’in özür talebi en önemli sorundu. Rusya’nın özür talebi bazı yorumcular tarafından Türkiye’nin İsrail’den Mavi Marmara nedeniyle özür talebine benzetilse de uluslararası hukuk açısından farklıydı. İsrail askerleri bir yolcu gemisine, üstelik uluslararası sularda baskın düzenlemiş ve dokuz sivili öldürmüştü. Rus uçağı ise, önceden ısrarlı uyarılara karşı Türkiye sınırlarını ihlal ettiği sırada vurulmuştu. Resmi özü, Türkiye’nin sınırlarını savunduğu için özür dilemesi anlamına gelecekti; bu Ankara açısından kabul edilemezdi. Erdoğan’ın hadiseden özür dilemek değil, “derin üzüntü” duyduğunu yazılı olarak bildirmesi ve taziyeden bulunması formülü bu aşamada ortaya çıktı.
Erdoğan’dan Putin’e 24 Haziran Cuma günü gönderilen mektubun Moskova tarafından 27 Haziran öğleden sonra açıklanabileceği haberi Ankara’ya öğleden önce ulaştı. Açıklamanın yapılması işlerin olumlu yönde seyrettiği anlamına gelecekti. Nitekim mektup söylendiği üzere açıklandı ve gelişmeler hız kazandı.
Önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Rus muhatabı Sergey Lavrov’un daveti üzerine 1 Temmuz’da Rusya’nın Soçi şehrinde yapılacak Karadeniz Ekonomik İşbirliği zirvesine katılacağı açıklandı. Bu uçak krizinden bu yana iki ilke arasındaki ilk üst düzey temas olacaktı.