Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugünkü Brüksel’de yapacağı temaslarını son zamanların en önemli dış politika düğümü, bir tür mükemmel fırtına olarak nitelemek mümkün görünüyor.
Yani Erdoğan bugün Brüksel’e yalnızca NATO zirvesi için gidiyor olsaydı da bu tek başına önemli olacaktı.
Yalnızca AB yetkilileriyle buluşmak için gidiyor olsaydı da tek başına önemli olacaktı.
Aynı zaman diliminde, hem de Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinin pek parlak olmadığı bir dönemde hem NATO, hem AB ile görüştüğü için bir diplomasi fırtınası yaşanacak denebilir.
Ve bu fırtınadan nasıl çıkıldığına, Erdoğan’ın Brüksel’den iyimser mi, karamsar mı döndüğüne bağlı olarak Türkiye’nin yalnızca batı ile olan ilişkilerinde değil, Erdoğan’ın içeride belirleyeceği stratejide de rota değişiklikleri yaşanabilir.
Nasıl mı?