Davutoğlu’nun açmakla tehdit ettiği “defterlerde” ne sırlar gizli? Erdoğan neden karşı çıkıyor?
Pandora’nın kutusunu aralayıp içinden ortalığa saçılması muhtemel kötülükleri haber veren kişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Abdullah Gül’ün önünü kesmek üzere Başbakanlık ve AK Parti Genel başkanlığını devrettiği, halen partisinin üyeliği devam eden Ahmet Davutoğlu oldu.
Davutoğlu, Erdoğan’ın 23 Ağustos’taki gecikmiş AK Parti’nin
18’inci doğum günü partisine çağrılmayıp, bir de parti
tarihçesinden kazıtır gibi tanıtım videosunda yok sayınca,
Davutoğlu Sakarya’da “Terörle mücadele konusunda defterler
açılırsa, birçok kişi insan yüzüne çıkamaz” diye bir tepki
gösterdi. Erdoğan da buna 24 Ağustos’ta Sakarya’da cevap verdi:
“Kimse kendi ikbali, kendi hırsı için memleketi ateşe atamaz”.
Bu
karşılıklı tehditler Davutoğlu’nun da –zamanında savunduğu-
“Cumhurbaşkanına hakaret” ya da “devlet sırlarını ifşaat”
suçlamalarıyla yargılanıp hapse girmesiyle sonuçlanıp
sonuçlanmayacağını kimse şimdiden söyleyemez. Ama artık ok yaydan
çıkmış görünüyor. Çünkü bu aşamadan sonra Davutoğlu CHP, HDP ve İYİ
Partiden çağrıları yok sayıp defterleri açmazsa, hem Erdoğan’ın
uyarısı sonrası söyleyeceğinden vazgeçmiş, hem de muhtemel suça
ortaklığı sürdürmüş sayılır. Çünkü terörle mücadele insan hayatı ve
ülke güvenliğini ilgilendirir ve sonucu sadece insan içine
çıkamamak ile sınırlı olamaz; yargının işi sayılır.