Zaten biraz “sağ salim yaşamaya çalışmak” gayreti, biraz da –tanırım- sinirinden kendini öyle zorlamış ki sporla, fıtık oldu. Ameliyatı bile çok gördüler, lüks otelde kaldığı yayınıyla ameliyat sonrası ateşi düşmeden koğuşuna döndü, hastane yöneticisi de işini kaybetti.
Az önceki alıntı, hapiste yazdığı notlardan derlediği “Siz Yürürken, Ben Yatarken Yazı-Yorum” kitabından. Malum, Enis (otuz yıllık arkadaşıma ismiyle hitap ediyorum müsaadenizle) 14 Haziran 2017’de gizli örgüt üyeliği ve casusluk gibi akıl almayacak suçlamalarla 25 yıl hapse mahkûm edilip hapse konuldu.
Dün,11 Aralık günü Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan hakkında terör örgütü üyeliği ve 15 Temmuz askeri darbe girişiminden önceden bilgi sahibi olmak gibi suçlamalarla müebbet hapis talep edildi. Tutukluluk halleri 450 güne yaklaşıyor. Burada kastedilen örgüt “FETÖ”, yani Fethullah Gülen’in devlet içindeki yasadışı örgütlenmesi. Aynı çerçevede Şahin Alpay, Ali Bulaç gibi isimlerin tutukluluk halleri 500 gün civarında.
Gizli örgüt hesabına casusluk yapmak kuşkusuyla tutuklanan (buradaki gizli örgüt için gözler PKK’ya dönüyor) Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel’in içeride geçirdiği süre 300 günü buldu. Sivil toplumcu Osman Kavala’nın tutukluluğu bile 100 günü doldurdu; dışarıdakiler için zaman su gibi akıp geçiyor, değil mi? Onu bir de içeridekilere sormak lazım. Mesela Cumhuriyet’ten Murat Sabuncu, Akın Atalay 408 gündür, Ahmet Şık 347 gündür, Emre İper 250 gündür içeride.
Türkiye gazeteciler Cemiyeti (TGC) verilerine göre, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası İnsan Hakları Günü olarak anılan 10 Aralık itibarıyla 146 gazeteci, yazar ve medya çalışanı hapiste.
Enis’in 25 yıla çarptırılmasının gerekçesi, Can Dündar’ın 2014 başında Suriye’ye giden MİT kamyonlarının durdurulmasına dair 2015’te –aslında çoğu önceden yayınlanmış- ve Erdem Gül ile birlikte tutuklanmasına neden olan belgeleri “solcu bir milletvekili arkadaşından” aldığını söylemesi ve o gün Enis ile Can arasında geçen 21 saniyelik görüşme. Gerçi Enis o sırada Hürriyet’ten istifa etmiş, henüz milletvekili seçilmemişi, yani tanıma uymuyor ve CHP’nin basından sorumlu genel başkan yardımcısı olarak zaten hepimizi sürekli arıyor ama mahkeme için bu yeterli kanıt sayıldı.