Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne yapmaya çalıştığını anlamak aslında o kadar karmaşık değil. Dünyadaki pek çok lider gibi Erdoğan da siyasi ve ekonomik ilişkilerin, güç dengelerinin 2021 yılında yeniden tanımlanmaya başlayacağını görüyor. Tarihte eşi büyük çaplı savaşlardan sonra görülen bir al-ver sürecinin eşiğindeyiz. Erdoğan hem Türkiye’nin bu süreçten kayıpsız, tercihan kazançlı çıkmasını hem de bu süreçte Türkiye’deki idari yapıyı kendisini daha uzun süre başta tutacak şekilde yeniden tasarlamayı hedefliyor. Bunu sadece Türkiye yapmadığı, gücü yettiğince (Doğu Akdeniz’de Yunanistan’dan Körfez’de Birleşik Arap Emirlikleri’ne dek) herkes yapmaya çalıştığı için de işi zor.
Ama Erdoğan’ın işi sadece dış unsurlara bağlı olarak zor değil. İşi zorlaştıran başka etkenler de var.
Dünyada ve Türkiye’deki gelişmelere aynı çerçeve içinde baktığımızda karşımıza neredeyse Birinci Dünya Savaşı öncesi güç politikaları andıran basitlikte bir paylaşım savaşı tablosu çıkıyor. O zamandan farkı ise oyun kurma ya da oyun bozma yetenek ve imkânlarına sahip küresel ve yerel aktör sayısının artmış olması.