Rusya ile ara yeni düzeldi.
Rusya Devlet Başkanı da bugün, 10 Ekim, İstanbul’daki Dünya 23’üncü Enerji Zirvesi’ne katılmaya geliyor.
Türk Akımı, Akkuyu, turizm, inşaat, gıda ticareti pek çok önemli konu var gündeme.
Her halde o yüzden Ankara kıyameti koparmadı bu defa.
Her halde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Putin, tıpkı uçak düşürme olayı öncesinde olduğu gibi “siyasetle ticareti birbirinden ayırmaya” karar verdiler.
Yoksa Rusya’nın Halep’te yaptığı olacak bir iş değil.
Halep’te hava saldırılarının geçici süre durması yolunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne verilen önergeyi veto etti Rusya.
Bu defa, daha önce benzeri üç durumda tam destek veren Çin dahi çekinser kaldı.
Ankara’daki diplomatik kaynaklara göre Moskova, yirmi yıl önce Çeçenistan’da, Grozni’de uyguladığına benzer bir taktik uyguluyor. Yani aralıksız bombala, giden gitsin, kalanları ya Beşar Esad rejimi ya da onun terörist saydığı gruplar arasında tercihe zorla, terörist ilan et ve imha et.
Rusya, Esad’ın terörist saydığı herkesi terörist sayıyor; sadece IŞİD, el-Kaide türevleri filan değil, mesela ABD önderliğindeki koalisyon ve Türkiye tarafından da desteklenen Özgür Suriye Ordusu’nu da terörist sayıyor.
Türkiye’nin burnunun dibindeki Halep, 1920 Misak-ı Milli sınırları içindeki Halep, Gaziantep’in sınır ötesi kardeşi Halep inanılmaz bir ateş altında, hastaneler, doğum evleri bile vuruluyor.
Rusya’nın amacı açık... Sadece Ortadoğu’da değil, bütün Akdeniz, Kuzey Afrika ve Hint Okyanusu alanındaki tek askeri üssü olan Tartus’un yanına bir de Lazkiye hava üssünü ekledi Suriye iç savaşı boyunca. Bundan vaz geçmeyeceğini gösteriyor.
Suriye’deki askeri varlığının boşa olmadığını kanıtlamak içinse Halep’i Beşar Esad’ın kontrolüne verip ona görüşmelerde el kazandırmak istiyor.