Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) isimli terör örgütü 28 Haziran gecesi İstanbul'da 42 can daha aldı, 41'i ağır olmak üzere 250 de yaralı var.
Lanet okutan bir terör saldırısı daha…
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıkladığına göre örgütün üç militanı taksiyle İstanbul Atatürk havalimanına gelmişler, terminalin önüne yanaşınca da bina içine girmek üzere ateş açmaya başlamış, nihayet kendilerini patlatmışlar.
Başbakan, bu olayda bir güvenlik zafiyeti olmadığını açıkladı. Açıkladı ama üç teröristin üzerlerinde silahlar, vücutlarına sarılı bombalarla havaalanına nasıl girdikleri, kanlı eylemi yaptıkları noktaya kadar nasıl geldikleri hâlâ ayrıntılı açıklama gerektiriyor.
Yıldırım’ın bu beyanının benzerlerini son bir yıldır eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ve diğer yetkililerin ağzından defalarca duyduk.
Ancak son bir yılda, tam olarak 20 Temmuz 2005’ten bu yana yasadışı PKK ve IŞİD’in intihar bombacıları tarafından dördü İstanbul, üçü Ankara ve biri Suruç’ta olmak üzere 8 eylemde 270’e yakın kişinin öldürüldüğü, bine yakın kişinin yaralandığı da bir gerçek.
Yetkililere sorduğunuzda alınan önlemler sayesinde çok sayıda eyleminde önlendiğini söylüyorlar. Önlenebilen terör eylemleri için güvenlik güçlerine müteşekkir olalım, ama bunun önlemeyen eylemlerde öldürülenlerin, yaralananların acısını hafifletmediği, yakınlarına teselli vermediğini de bilelim.
Suçlu elbette önlem almayan değil, suçu işleyendir, ancak güvenli zafiyeti olup olmadığını sormak da terör eylemlerine bu kadar kayıp veren bir ülkenin gazetecileri olarak bizim görevimiz.
Çünkü insanın aklında soru işaretlerine yol açan bazı gelişmeler var.