Bunun bir işareti de dün İstanbul’da Saadet Partisi’nin çağrısıyla yapılan Kudüs Mitingiydi. Erdoğan bir yandan kendi doğrusunu savunmaya çalışır, diğer yandan krizi uluslararası zemine yayarak kontrol altına almaya çalışırken, AK Parti tabanına etki imkânı olan muhafazakâr, İslamcı, milliyetçi çevreler onu İsrail’e karşı daha sert tavra zorluyor.
Neler olduğunu anlamak için krizin nasıl geliştiğini hatırlayalım.
Erdoğan’ın bu adımı atarken bir amacı, başta da vurguladığımız gibi Suudi Arabistan ve Mısır gibi Sünni Arap ülkelerinin de bir tavır almasını sağlamak, almıyorlarsa da bunun bütün Müslüman ülkeler tarafından görülmesini sağlamak.
Erdoğan böylelikle sorunu uluslararası zemine yayarak hem dış, hem de iç politikadaki yükünü azaltmayı hedefliyor.
Dış politikada manzara az çok belli, ama iç politikada daha karışık.
CHP, HDP ve MHP de İsrail hükümetini yaptıklarından dolayı kınıyorlar, ama Erdoğan’ın baş ağrısı onlarla değil; daha çok (MHP Genel Merkez dışındaki) milliyetçi, muhafazakâr ve İslamcı parti, grup ve hatta cemaatlerle.