Bugün iç ve dış meselelerin iç içe geçtiği iki konu var
gündemde.
Biri, dün sürpriz bir şekilde Antalya’da başlayan Türkiye, ABD,
Rusya genelkurmay başkanları toplantısı; Suriye, Irak, IŞİD’le
mücadele masada. ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni stratejisini de
bu toplantıyla ters düşmeyecek şekilde açıklayacağı
anlaşılıyor.
Diğeri, Türkiye-Almanya gerilimi... Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu hem Alman mevkidaşıyla konuşacak, hem de referandum için
konuşacak ve bu konuşmayı evetçi-hayırcı bütün milletin mülkü olan
başkonsolosluk binasında mı yapacak?
Birbirinden çok ayrı görünen bu gündemi birleştiren bir konu var, o
da göç ve mülteciler sorunu.
Mülteci akını öteden beri sorundu ama, Suriye iç savaşıyla adeta
patladı. Dünyanın en zengin ekonomik bölgesi olan ve bazı en
gelişmiş demokrasi örneklerini barındıran 28 ülkeli AB, toplam 2
milyon 300 bin kadar mülteciyi ne yapacağını düşünüyor kara kara.
Türkiye ise malum, çoğu Suriye’den 3 buçuk milyon kadar mülteciyi
barındırıyor.
Türkiye ile AB arasında imzalanan göçmenlerin kontrolü anlaşması,
en çok göçün bir numaralı hedef ülkesi olan ve Eylül ayında
seçimlerin yapılacağı Almanya’yı ilgilendiriyor.
Mülteciler sadece Suriye’den değil; Irak, İran, Afganistan, Fas,
Mali, Somali, Pakistan, Bangladeş en çok mülteci kaynağı olan
ülkeler.