Size anlatacağım palto öyküsü, Rus yazar Nikolay Gogol'un
klasikleşmiş eserindeki yoksul düşmüş kâtibin paltosunun öyküsü
değil.
Anlatacağım, hapisteki bir gazetecinin paltosunun öyküsü.
Kadri Gürsel’in paltosunun…
Kadri ile meslektaşlığımız ve arkadaşlığımız otuz yılı geçiyor,
dile kolay, bir ömür.
Kadri benim de üyesi olduğum Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI)
Türkiye kolu başkanı.
Bugün, 17 Aralık ve Kadri 43 gündür tutuklu; Cumhuriyet
gazetesinden diğer 9 meslektaşımızla birlikte Silivri’de.
Diğer Cumhuriyetçiler gibi terör örgütlerinin propagandasına
yardımcı olmakla suçlanıyor. Tutuklandığı sırada (Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti, TGC kayıtlarına göre) hapisteki 146 gazeteci,
yazar, editör ve yayıncı arasına katıldı.
Hükümet, biliyorsunuz, onların gazetecilik faaliyetleri, yani
söyledikleri ve yazdıkları nedeniyle değil, terörizm suçlamasıyla
yargılandığı savunmasını yapıyor içeriden ve dışarıdan suçlamalar
karşısında.
Savcılar ise Gogol’ü mezarında kıskandıracak bir yaratıcılıkla
sol-Kemalist çizgideki Cumhuriyet’in birbirine zıt iki ideolojik
çizgideki PKK ve FETÖ’nün propagandasını yaptıklarını iddia
ediyor.
Kadri bundan bir süre önce kış soğukları bastırmaya başlayınca
eşinden bir palto ve bir çift bot istiyor.
Kadri üşüyor.
Nazire Kalan Gürsel de görüş gününde bir palto ve bir çift bot
götürüyor eşine.
Ama yönetmeliklere aykırı bulunduğu için alınmıyor.
Hürriyet Daily News yazarı Barçın Yinanç’ın köşesinde Nazire Kalan
Gürsel’in Facebook sayfasından aktardığına göre, her birine bir
gerekçe bulunuyor; kimi kapüşonu, kimi düğmesi, kimi rengi
nedeniyle veto yiyor.
Nazire de istenen şartlara uygun bir palto ve bot almak için
Levent’te bir alış veriş merkezinde dolaşmaya başlıyor.
Gerisini Facebook sayfasından okuyalım:
“Girdiğim her iki mağazada da ne istediğimi söyler söylemez son
derece nazikçe ‘Cezaevi için mi hanımefendi?’ demesinler mi? Ne
kadar şaşırdığımı tahmin edebilirsiniz.