Hemen aklınıza sandığa atılan oyların kaybedilmesi, yok
sayılması, fazla sayılması türünden zorbalıklar, hileler
gelmesin.
Yeni ortaya çıkan bir durum bu saydıklarımızdan çok daha ciddi
tehlikelere işaret ediyor.
Wikileaks önceki gün binlerce yeni belgeyi ortaya dökerek Amerikan istihbaratı CIA’nın günlük hayatımızda kullandığımız televizyondan cep telefonuna dek elektronik aygıtları, onu kullanan kişiyi izlemeye yönelik vericilere çeviren teknolojiyi geliştirdiğini öne sürdü.
Bilim kurgu kâbusları gerçek oluyor, “Büyük Abilerin” gözü kulağı her daim üzerimizde; ya da buna inanıp o endişeyle yaşamamız isteniyor.
Ama size aktaracağım yeni gelişmeler bunun da ötesinde, bireylerin ne yaptığının izlenmesini değil, toplumların, ülkelerinin ne yapacağının, hem de seçimlerin oy sandıkları yoluyla manipüle edilmesi, yönlendirilmesini ilgilendiriyor.
Tabii Amerikan istihbaratı böyle teknolojiler geliştirirken geniş dijital imkânlara sahip Rusya, Çin, Japonya, Almanya, İsrail gibi ülkelerin bu alanlara bigâne kaldığını düşünmek saflık olur.
Nitekim Donald Trump’ın kazandığı 2016 Amerikan seçimlerine
Rusya’nın dolaylı müdahalelerinin yol açtığı tartışma, şimdilik
Trump’ın ulusal güvenlik danışmanının istifasına yol açtı ama sular
durulmuyor. Zaten hatırlayacaksınız, başkan adayı Hillary Clinton
ve –istifa etmek zorunda kalan- parti başkanı Debbie Schultz’un
özel e-postalarının açık edilmesini Demokratlar Rusya istihbaratı
FSB’den bilmişlerdi.