Neyse ki İsmail Saymaz “Şehvetiye Tarikatı” kitabın girişinde yazmış: şehvet ile kast edilen sadece cinsel şehvet değil, para şehveti, insanlar üzerinde, kurumlar üzerinde güç kullanma, iktidar kurma şehveti.
Burada tekrarlamayacağım, kitapta en aykırı porno öykülerini, filmlerini solda sıfır bırakacak örnekler var. Dini inançları istismar edilerek bu ülkenin sizin, benim gibi oy kullanan insanların –nadir örnekte zorlama yoluyla, genellikle- gönüllü olarak neler yaptığını okuyup dehşete kapılmamak mümkün değil.
Saymaz, kitabında dengeli yaklaşmış örneklere. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığının raporlarından “Gelişen pazardan daha fazla pay alma hırsı olmadık dini suiistimallere yol açmaktadır”, ya da “Hurafe saçma görünse de (kişi) ona inandığında, inanılmaz bir tatmin duygusu yaşamaktadır. Hocasına bağlılığı kat be kat artmaktadır” gibi alıntılara yer vermiş. Öte yandan bu durumun Tekke ve Zaviyeler Kanununun gevşetilmesinden kaynaklandığını da örnekleriyle ortaya koymuş. Keza, “seks ve cinsel istismar odaklı alt grupların” İslam’a özgü olmadığını, dünyanın dört bir yanında, her dinin bünyesinde görüldüğüne dair örnekler de vermiş. Ama dünyanın başka yerlerinde de görülüyor olması, zamanında “Türkiye şeyhler müritler ülkesi olamaz” diyen, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” diyen Atatürk’ün mirasının, en vahimi de 12 Eylül 1980 askeri darbesi eliyle tahrip edilmesinin ülkemizdeki, toplumumuzdaki sonuçlarını hafifletmiyor.