Dün gece İstanbul Beyoğlu’daki Neve Şalom sinagogu önünde
toplanan bir grup İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa girişine metal
dedektörü koymasını protesto için toplanıp gösteri yapmış.
Herkesin barışçı olduğu, şiddete dökülmediği sürece protesto
gösterisi yapma hakkı var ve olmalı; Anayasanın 34’üncü maddesi
böyle söylüyor.
Ancak dün akşam göstericiler sinagogun kapısını tekmeleyip, taşlamış ve göstericiler adına konuşan, kendisini Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanı Kürşat Mican olarak tanıtan kişi ajans haberlerine göre şunları söylemiş: “Siyonistler aklını başına alsınlar. Bizim kardeşlerimizin ibadet özgürlüğünü engellemesinler. Nasıl orada bizim ibadet özgürlüğümüzü engelliyorsanız, biz de sizin burada ibadet özgürlüğünüzü engelleriz. Nasıl bugün burada durduysak, yarın da geliriz. Buradan içeriye giremezsiniz.”
Yani bu eylemde yalnızca şiddet ve şiddeti artırarak sürdürme tehdidi yanı sıra Anayasanın 24’üncü maddesiyle güvenceye alınmış ibadet özgürlüğüne engelleme tehdidi de var; eylem sonunda gözaltına alınan, ifadesine başvurulan ise olmamış.
Eylemcilerin İsrail hükümetinin Mescid-i Aksa’ya yönelik bir tasarrufu üzerine sokağı hareketlendirenlerin Türkiye’deki Yahudi toplumunu ve ibadet özgürlüğünü hedef almaları yalnızca yanlış değil, çok da sakıncalı.