Türk, Amerikan ve Rus genelkurmay başkanlarının 7 Mart sabah
Antalya’da buluştukları haberi doğrusu sadece haber merkezlerine
değil, Suriye’yle ilgili çoğu ülke için sürpriz oldu.
Ne konuşulacaktı? Acaba Türkiye’nin katkısı olmaksızın IŞİD’e karşı
savaşın kilit aşaması olan Rakka operasyonunun yapılamayacağı
anlaşılmış, YPG devre dışı bırakılmaya mı karar verilmişti?
Dünyanın iki süper askeri gücüyle Türkiye bunun planlaması içinde
miydi?
Bu sorular akla geldi, çünkü bu toplantı öncesinde bir dizi önemli
gelişme olmuştu.
Örneğin önceki hafta El-Bab şehir merkezine girilmesi ardından
geçen hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Münbiç’e yürür, YPG
varsa vururuz” demişti.
Bunun cevabı YPG ile 2014 Kobani’den bu yana işbirliği yapan
ABD’den beklenirken, Rusya’dan gelmişti.
Rus genelkurmayı “O iş bende” havasıyla YPG’nin Münbiç’ten
çekileceğini, ama kontrolün Suriye rejim güçlerine devredileceğini
ilan etti. Bunun anlamı, Ankara’nın bastırdığı gibi Özgür Suriye
Ordusu’na (ÖSO) devredilmesinin ABD’den önce Rusya tarafından veto
edildiği idi. Ve ABD’nin YPG ile Münbiç’i IŞİD’ten aldığı Ağustos
2016’da başlayan Fırat Kalkanı harekâtı, Rusya ile varılan anlaşma
olmadan bu aşamaya kadar gelemezdi.