Hayır, sadece dava İran’a yönelik Amerikan yaptırımlarını ihlal davası olduğu için değil. Aynı zamanda Zarrab, İran devletinin yaptırımları delmek üzere çalıştığı, belki kiraladığı bir kayıt dışı ticaret şebekesinin adamı olduğu için. Unutmayalım ki Zarrab’ın İran’daki patronu Babek Zencani, Mahmut Ahmedinecat dönemindeki hesaplarla Hasan Ruhani dönemi arasında kalan 2,5 milyar doların nereye gittiğinin hesabını veremediği için idama mahkûm edildi. Bir ara ihracat şampiyonu ödülü alıp güya vatansever ilan edilen Zarrab, Zencani’nin ticaret fırıldağı becerikli elemanlarından yalnızca birisi.
Şimdi Amerikan ajanı mıydı, Cemaat casusu muydu diye sorup duruyoruz ama aslında ABD-İran arasındaki sorunun aktörlerinden biri olduğunu unutuyoruz. Zarrab’ın mahkemede anlattıklarının Ankara ve Washington’u nasıl birbirine düşürdüğüne bakarak Tahrandakiler pek eğleniyordur.
Zarrab davası Türkiye ile ABD’nin arasında zaten 2013-14’ten bu yana büyüyen Fethullah Gülen’in iadesi, Suriye iç savaşında YPG’ye verilen destek ve bağlantılı sorunlara adata tüy dikti.
Daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’yı Türkiye’yi itibarsızlaştırmaya çalışmakla suçladı.
Durumlar ciddi, ancak sorunlar siyasi. Ama diğer açıdan bakarsak, siyasi durumlar düzelirse, sorunlar da çözülmeye başlar.
Örneğin Türkiye ile sorunlar Amerikan iç politikasını etkileme şiddetinde değil. Michael Flynn soruşturması, unutmayalım, Türkiye nedeniyle değil, Rusya nedeniyle başladı.