Bu söylediğim, Zarrab davasından hiçbir şey çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Eğer savcılık yeni ve somut kanıtlarla gelmez ise, dava bu haliyle de Amerikan bankalarının Halkbank’ı cezalandırmasına, bunun da Türk ekonomisine zarar vermesine yol açabilir. Benim kastım, varsa bu davanın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile doğrudan bağlantısını kanıtlamasını bekleyenler için.
Neden mi? Zarrab mahkemede bir numaralı sanık Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ya rüşvet vermediğini, çünkü Atilla’nın hiç rüşvet istemediğini söylediğinden bu yana sanki işinin seyrinin değiştiği izlenimi mevcut. Hürriyet muhabirleri Razi Canikligil ve Cansu Çamlıbel’in mahkemeden verdiği haberleri dikkatle okuyanlar da bunu anlamışlardır zaten şimdiye dek.
Zarrab’ın dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a “40-50 milyon Avro” ve keza dönemin AB İşleri Bakanı Egemen Bağış’a rüşvet verdiği iddiaları hala kanıta muhtaç; olmuştur, ya da olmamıştır demiyorum, ama kanıta muhtaç. Zarrab’ın Ziraat ve Vakıflar bankasının da ABD’nin İran’a yaptırımlarının etrafından dolanmak üzere dönemim başbakanı Erdoğan ve ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından talimat verildiği ifadesi de kendi duyumu dahi değil, öyle duyduğunu söylüyor; yani mahkemeye bunları destekleyecek yeni kanıtlar sunulmazsa, bu ifade de kanıt sayılmayabilir.
Bütün bu olanları konuşmak, iddialar kanıtlansın, ya da kanıtlanmasın, bu hesaplaşmanın Türkiye’deki bir mahkeme yerine ABD’deki bir mahkemede görülüyor olmasından vatandaşların çoğunun duyduğu utancı azaltmıyor. Neticede tartışılan ülkemizin de itibarıdır. Biz bu hesaplaşmayı kapatmak yerine kendi içimizde yapmış olsaydık, bugün bu utanç verici tartışmanın konusu olmayacaktık. Ama olan biteni serinkanlılıkla tahlil etmeye çalıştığımızda, tekrar ediyorum, yeni ve somut kanıtlar ortaya çıkmazsa Zarrab davasının Türk iç politikasına etkisini bekleyenler bakımından dağın fare doğurması ihtimali var.
Ve dahası da var. Hükümet mahkemeye sunulan dinleyen kanıtlarının 17-25 Aralık 2013 davalarına konu olan telefon kayıtlarının dökümü olduğu ve dinlemelerin yasadışı elde edildiği ve üzerinde oynanmış olduğu için geçersiz sayılması gerektiğini söylüyor. Oysa davayı izleyen ve 17-25’e de aşina olan gazeteciler, Amerikan mahkemesine sunulanların 17-25’tekilerden daha fazla bilgi içerdiğini gözlemliyor. Üstelik buna Zarrab’ın ta 2012’ye kadar giden Whatsapp mesajlarının da dahil olduğu bildiriliyor.
Şimdi;