İnsanı yardım dernekleri ve vakıflarının ülkemizde fazlası ile var olduğunu söylemiştik. Bu dernek ve vakıflarda görev almakta manevi yönden gelişimimiz için son derece önemlidir. Üniversite çağlarında ki gençlerimizin bu dernek ve vakıf çalışmalarında yer almaları eminim ki kendilerine çok büyük katma değerler sağlayacaktır.
Ben öğrenci olarak ne gibi bir ekonomik katkı sağlayabilirim ki ? diye düşünenleriniz olabilir. Her yardımın maddi olarak yapılmayacağını vücutlarımızın hatta vaktimizin bile zekatı olduğunu ifade etmiştim. Yardım toplanması faaliyetlerinde etkin olarak yer almak, toplanan yardımların yerlerine ulaşmasını sağlamak gibi çalışmalar buna en güzel örnektir.
Beni tanıyan hemen hemen herkes bildiği için buraya yazmakta riya tehlikesi görmediğim acizane bizzat bulunduğum bu çalışmalardan bir kaç tane somut örnek vermek isterim. Sivil toplum kuruluşlarında yer almanın maddi yönden gençlerimize sağlayabileceği katkıları bir başlık altında ifade etmiştim. O başlık altında konunun daha iyi anlaşılabilmesi içinde somut örnekler vermiştim. Bu konunun da daha Sivil toplum kuruluşlarında yer almanın maddi yönden gençlerimize sağlayabileceği katkıları bir başlık altında ifade etmiştim. O başlık altında konunun daha iyi anlaşılabilmesi içinde somut örnekler vermiştim. Bu konunun da daha iyi anlaşılabilmesi için somut örnek vermek adına gönüllü olarak katıldığım çalışmalardan bir iki tanesini paylaşmak isterim.
Geçtiğimiz yıl kurban bayramında bir yardım derneğine Endonezya da kurban kesilmesi için verilen vekaletleri alarak kurbanları kesmek üzere Endonezya'nın Banda Aceh eyaletine gitmiştim. Bilmeyenleriniz için yazayım. Banda Aceh geçirdiği tusunami felaketi nedeniyle neredeyse yerle bir olmuş ve on binlerce kişinin hayatını kaybettiği bir eyalet.
Biz kurban kesimi için yanımdaki bir arkadaşımla ve yerli kılavuzumuz ile Banda Aceh'in köylerine gittik. Her gittiğimiz köyde, köyün meydanı gibi bir yerde tüm köylüler toplanmış bizi bekliyordu. Hep birlikte kurban kesildikten sonra kendi aralarında pay ediyorlardı. Daha iyi anlaşılması için izah etmek isterim. Bu insanlar köyün meydanına gelen turistleri görmek için değil, kesilecek olan büyükbaş kurbanı kesip kendi aralarında pay etmek için köy meydanına toplanıyorlardı. Gerçekten insanların o kesilecek kurbanlara bu denli ihtiyaçları olduğunu gördüğümde İstanbul da hemen hemen istediği her zaman et yeme imkanını yüce Allah'ın kendisine bahşettiği biri olarak utandım. Utanmamın sebebi Dünya da bu kadar yardıma ihtiyacı olan müslümanlar varken boşa harcadığım paralar ve yüce Allah'ın bana verdiği bu imkanlar karşısında bu kadar şükürsüz oluşumdu. Eğer cenabı Allah kabul ederse ben bugüne kadar yaptığım ameller içerisinde ben bu amelimin çok kıymetli bir yeri olduğunu düşünüyorum. O seneki kurban bayramı benim için bir ibret vesikasıydı. Dünyevi hırslardan kurtulmak, mazlum ve mağdur insanları görmek kalbimi yumuşatmış, manevi hislerimi kabartmıştı. İşte bahsettiğim şey tam olarak budur. İnsan yaşamayınca anlatamıyor. Orada yaşadığım duyguları burada anlatmam imkansız. Bu sebepten kitabımda böyle bir yazıya yer vermem gerektiğini düşündüm. Tabi bazı şeyler de somut örnekler olmadan iyi anlaşılamıyor. Bu sebepten dolayı da bu örneği vermem gerektiğini düşündüm.
Gençlerimize ısrarla insani yardım kuruluşlarında görev almalarını tavsiye ediyorum. Kurban bayramı yaklaşıyor. Bu kuruluşlarla mazlum coğrafyalarda vekalet ile kurban keserek oradaki Müslüman kardeşlerimizle hemhal olmak ve ülkemizin medeniyet misyonunu daha iyi anlamak bahtiyarlığına erişebilirsiniz.