Mustafa Armağan Yeni Şafak Gazetesi

Cumhuriyeti kuran gizli komite

Sizce de unutulmamış olacağı veçhile, Müdafaa-i Hukuk Grubu içinde bugün mahkeme riyasetini iddia eden zatın da dahil bulunduğu muhalefet ve gizli bir komitenin teşkili ve… Rauf Orbay Tarihimizde bu kadar büyük etki...

30 Ekim 2016 | 6.444 okunma

Sizce de unutulmamış olacağı veçhile,

Müdafaa-i Hukuk Grubu içinde bugün

mahkeme riyasetini iddia eden zatın da

dahil bulunduğu muhalefet ve gizli bir

komitenin teşkili ve…

Rauf Orbay

Tarihimizde bu kadar büyük etki yapmış başka bir oylama var mıdır bilmiyorum ama 4 Mart 1925 tarihli Takrir-i Sükûn Kanunu, toplam üye sayısı 287 olan bir TBMM'de sadece ve sadece 122 oyla kabul edilmişti dersem sanırım ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bırakın 367'yi, üye tam sayısının yarıdan bir fazlası demek olan salt çoğunluk bile yoktu ortada. Hem de ne için? Trafik Kanunu filan için değil, Türkiye'nin kaderini değiştiren kritik bir oylama için.

Sordunuz, biliyorum: Peki bu kanun nasıl meşru kabul edilmişti?

Vallahi orasını pek karıştırmayın, zira o zamanlar Sabih Kanadoğlu olmak biraz cesaret isterdi.

İlk TBMM en sert tartışmaların yaşandığı ve bu yüzden zapt edilmesi çok çok zor olan bir meclisti. Oradan kanun geçirmek, tabiri caizse deveye hendek atlatmak kadar zordu. Her üye başlı başına bir devlet organı gibi çalışıyor; mecliste çok çetin tartışmalar, hatta kavgalar yaşanıyordu; hatta savaş yıllarında herkesin beli silahlı olduğu için ateşli tartışmalar sırasında tabancaların çekildiği bile vakiydi.

Milletvekilleri, kelimenin gerçek anlamında milletin vekilleriydi, yani bir partinin kıyağı sayesinde değil, kendi özellikleri ve güvenilirlikleriyle oraya gelmişlerdi ve seçmenlerine karşı derin bir sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlardı. Müzakereler uzayınca kanunların çıkması gecikiyor, bu da sistemin işleyişinde çeşitli aksamalara yol açıyordu.

İşte bu aşamada İnkılap Tarihi kitaplarımızda sözü edilmeyen bir gizli bir komite kurulacaktı. Selamet-i Umumiye Komitesi adı verilen bu gizli örgütün 1922-1923 döneminde demokratik hayatımızı nasıl biçimlendirdiğini ve ardından yine bir gizli komite işi olduğu anlaşılan Takrir-i Sükun Kanunu'yla Türkiye'de çok sesliliğin nasıl bıçak gibi kesilip Metin Toker'in deyişiyle bir 'mezar sessizliği'nin hakim kılındığını yeni nesle anlatmak lazım ki, tarihin tek bir çizgi halinde değil, uzaktan düzmüş gibi görünen eğri büğrü çizgilerden oluştuğunu görebilsinler.

Peki birinci meclisin bu iş bitirici gizli komitesinin mahiyeti neydi? Kimlerden oluşuyordu? Ve daha önemlisi, neler yapmıştı.

Ahmet Demirel Birinci Mecliste Muhalefet adlı değerli incelemesinde komitenin işlevini, önemli meseleleri meclisten geçirmek ve meclis çoğunluğunu denetim altına almak şeklinde özetliyor. Bu komite gizli görüşmeler yoluyla diğer milletvekili arkadaşlarının güvenlerini kötüye kullanarak bir “azınlık tahakkümü” meydana getirmekteydi. 1922 baharında faaliyete geçen komitenin ilk sınavı, Mustafa Kemal Paşa'ya başkomutanlık verilmesi müzakereleriydi. Öyle bir meclis vardı ki karşılarında, Mersin mebusu Selahattin [Köseoğlu] şöyle kükreyebiliyordu Mustafa Kemal'in talepleri karşısında:

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Çankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 07 Mayıs 2017 | 622 Okunma Kutü’l-Amare Zaferi neden unutturuldu? 30 Nisan 2017 | 1.124 Okunma Kur’an’ı ayak altında çiğneten ressamı tanıyor muyuz? 23 Nisan 2017 | 2.461 Okunma 10 dakikada referandum tarihimiz 16 Nisan 2017 | 676 Okunma Ayak öptüren cumhurbaşkanından alın öptüren cumhurbaşkanına 09 Nisan 2017 | 2.260 Okunma