Mustafa Armağan Yeni Şafak Gazetesi

Devleti ele geçiren Şeyhülislam Feyzullah’ın ibretlik sonu

Osmanlı tarihi tam bir laboratuvardır. İçinde binbir cins insan, vaka, kurum kaynar. İş, onları ayırt edebilmekte ve bugüne getirebilmektedir. İşte bundan 313 yıl önce vuku bulan “Edirne Vak'ası” veya Padişah...

06 Kasım 2016 | 3.928 okunma

Osmanlı tarihi tam bir laboratuvardır. İçinde binbir cins insan, vaka, kurum kaynar. İş, onları ayırt edebilmekte ve bugüne getirebilmektedir.
İşte bundan 313 yıl önce vuku bulan “Edirne Vak'ası” veya Padişah II. Mustafa'yı avucuna almış olan Şeyhülislam Feyzullah Efendi ve ekibinin ibretlik akibeti bu çarpıcı vakalardan biri olarak hatırlanmaya değer.
Osmanlı tarihlerinde genellikle “hain” ve “nankör” yeniçerilerin veya “fitne ve fesad ehli”nin marifetlerinden biri olarak zikredilen bu olay, aslında Osmanlı toplum yapısının 18. yüzyıl başında arzettiği zengin ve karmaşık manzaraya ve iktidarı ele geçirmeye, bunun için de padişahı tesiri altına almaya şartlanmış din adamlarının varlığına dair son derece öğretici olaylarla doludur.
1703 yılında İstanbul'da esnaf, yeniçeriler, bürokratlar, ulema, kısacası başkentin hemen bütün kesimleri, uzun bir ihmal edilmişlik döneminin ardından epeyce zamandır Edirne'de oturan padişah II. Mustafa'ya kendi meseleleriyle ilgilenmesi için topluca müracaat ederler. Ancak padişahı halktan tecrit eden demir duvarı delemezler bir türlü. Zamanın Şeyhülislâmı Feyzullah Efendi, padişahı Edirne'ye çekmiş ve orada kurduğu mekanizma ile örümcek gibi ağına almış ve halktan tamamen tecrit etmiştir (Silahdar Tarihi'nde padişaha büyü yaptığı, “sihirbaz” olduğu bile söylenir).
Halktan gelecek taleplere çözüm bulma mekanizmasının başında bulunan ve iktidara geldiğinde yayınladığı beyanname ile Kanuni gibi bir padişahın devrine dönmeyi gaye edindiğini ilan eden II. Mustafa'nın şahsına büyük ümitler bağlanmış, bu enerjik bir padişahın bir 'sihirbaz' Şeyhülislam tarafından böylesine halktan tecrit edilmiş olması, bir süre sonra bendin arkasında biriken taleplerin patlamasıyla sonuçlanacaktır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Çankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 07 Mayıs 2017 | 622 Okunma Kutü’l-Amare Zaferi neden unutturuldu? 30 Nisan 2017 | 1.124 Okunma Kur’an’ı ayak altında çiğneten ressamı tanıyor muyuz? 23 Nisan 2017 | 2.461 Okunma 10 dakikada referandum tarihimiz 16 Nisan 2017 | 676 Okunma Ayak öptüren cumhurbaşkanından alın öptüren cumhurbaşkanına 09 Nisan 2017 | 2.260 Okunma