Halktan korkmasıyla tarihe geçen CHP Anayasa değişiklikleri
sırasında 'Tek adamlığa gidiliyor' söylemine sarılınca
Cumhurbaşkanı Erdoğan da haklı olarak Tek Parti dönemi günahlarını
hatırlatıp lafı gediğine tıkadı:
“Ne tek adamcılığı ya, eğer oraya buraya götürmek istiyorsanız
kendi geçmişinize bakın. Bu ülkede CHP İl Başkanlarının valilik
yaptığı, belediye bakanlığı dönemleri biliriz. Eğer tek adamcılıksa
tek adamcılık budur. Daha da gerilere giderseniz asıl tek
adamcılığı orada görürsünüz. Ben bu defterleri açmak istemiyorum
ama zamanı gelince gerekirse açarız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kastettiği şey, 1936 ortalarında Başbakan
İnönü'nün genelgesiyle partinin genel sekreterliğinin İçişleri
Bakanlığı'na (Mason Şükrü Kaya'ya) bağlanması ve bütün illerde
valilere CHP il başkanlığı görevinin verilmesidir. Aynı genelgeyle
umumi (genel) müfettişler ise devlet işleri yanında parti faaliyet
ve teşkilatlarını da denetleyeceklerdi. Böylece Atatürk'ün ölümüne
kadar sürecek olan parti-devlet bütünleşmesinin ilk adımı
atılıyordu.
İkinci adım 5 Şubat 1937'de gerçekleştirilecek olan Altı Ok'un
Anayasanın ilkeleri haline getirilmesiydi. Böylece tek partinin
ilkeleri devletin ilkeleri yapılıyordu. Bu parti-devlet
bütünleşmesinin faziletlerini Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Nadir
Nadi destekleyecekti: