20. yüzyıl, iki büyük sıcak savaşın yanı sıra dünyanın dört bir
yanında yönetimlerin askeri darbelerle değiştiği sancılı süreçlere
sahne oldu.
Yunanistan’dan İspanya’ya Avrupa’da, Arjantin’den Şili’ye Latin
Amerika’da, Libya’dan Sudan’a Afrika’da, Pakistan’dan Suriye’ye
Asya’da halkın iradesiyle değil, emperyal ülkeler destekli askeri
müdahalelerle rejimler değişti.
Türkiye de bu süreçten payını aldı.
21. yüzyılda bu yöntemin coğrafyalara göre değişiklik gösterdiğini
görüyoruz. Küresel aktörler, çok mecbur kalmadıkça, askeri darbe
yerine sivil görünümlü, doğrudan ABD desteğinin sırıtmayacağı
şekilde iç dinamikleri tercih ediyor.
Kimi coğrafyalarda ise tercih, hedef ülkenin yönetilemez duruma
gelmesi, küresel desteğe muhtaç olması, iç savaşa sürüklenmesi,
devamında lime lime edilmesine yönelik...
***
15 Temmuz 2016 son şıkka karşılık
geliyor.
Bir başka deyimle, bir darbeden daha fazlası hedeflendi.
15 Temmuz’la ilgili her şeyin aydınlatılması için öncelikle darbe
girişiminin hedefinde ve gelişmelerin merkezinde olan üç kurumun
bilgilerini paylaşması gerekiyor; Cumhurbaşkanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı...