Gündemdeki şu haberleri alt alta sıralayalım:
- Suriye’de Şam rejiminin kontrolü dışındaki İdlib’de Türk konvoyu
vuruldu; 3 sivil öldü.
- ABD ile Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması konusundaki
soru işaretleri giderilemedi.
- İstanbul’daki kaçak yaşayan Suriyelilerin kenti terk etmesi için
tanınan süre 20 Ağustos’ta doldu.
- Bayramda ülkelerine giden Suriyeliler, Türkiye’ye dönmeye
başladı. Hatay Cilvegözü Sınır Kapısı’nda kuyruklar oluştu.
- Yunanistan, Mısır, İtalya, İsrail, Filistin, Güney Kıbrıs ve
Ürdün’ün katıldığı Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun üçüncü toplantısı
Ocak 2020’de Kahire’de yapılacak.
*** Bu haberler gerçek bilgiler
ışığında irdelendiğinde ve birbiriyle bağlantıları kurulup
birleştirdiğinde ortaya şu çıkıyor:
Şuurdan uzak dış politikanın acı sonuçlarını yaşıyoruz.
Ayrıntılarına geçelim...
İdlib’de konvoyumuzun vurulmasının ardından olayı kınadık. Kınadık
da kimi kınadık? Suriye’yi mi? Rusya’yı mı? Saldırıyı Suriye yapmış
görünüyor, ama Şam’ın Moskova’nın izni, kabulü olmadan böyle bir
işe girişmesi mümkün değil. Değil ama Rusya ile de tam diyalog
halinde değil miydik? 9-10 Eylül’de İstanbul’da Suriyeİdlib için
Türkiye, Rusya, İran bir araya gelecek. Bu durumda Rusya, Türk
konvoyunun vurulmasına izin vererek “ABD ile güvenli bölge
anlaşması yaparsan, burası güvensiz bölge olur” demek mi
istiyor?
Bu haberle bağlantılı ikinci habere geçelim. ABD ile Suriye’de
güvenli bölge görüşmeleri pürüzlü. Sınırı, hedefi bir yana adı bile
belli değil; güvenli bölge mi, barış koridoru mu, yeni bir cephe
mi? Bu sorular güncelliğini korur...