Son günlerde sık sık 1990’lı yılların başını anımsıyoruz. 1991
genel seçimlerine giderken SHP lideri Erdal
İnönü Meclis’te Güneydoğu’nun da temsil edilmesi
gerektiğini düşünerek o dönemin HEP’i ile diyalog kurmuş ve onların
temsilcilerini Güneydoğu illerinden listeye almıştı. SHP, attığı bu
adımın bedelini Rize’den Zonguldak’a Karadeniz’in hiçbir ilinden
milletvekili çıkaramayarak ödemişti.
İnönü, yine de doğru bir karar verdiğini, Türkiye’nin iç barışı
için parlamentoda bütün illerin hakkaniyetle temsil edilmesi
gerektiğini söylemişti.
Ancak o milletvekilleri daha yemin töreninde Meclis kurallarının
dışına çıkmış ve o gerilim uzun yıllar sürecek sonuçlar
doğurmuştu.
Bugün anlaşılıyor ki HDP’liler o süreçten ders çıkarmışlar,
siyaseti zeminin kuralları çerçevesinde kullanmak için birikim
edinmişler.
O süreci bugünkü AKP’nin öncüleri de yaşadı ama görülüyor ki onlar
ne ders çıkarmışlar ne de kendilerinden başka bir şeyi düşünme
eğilimindeler.
Tarih ancak yaşanılanlardan ders çıkarırsanız tekerrür etmez.
***
Geçen cuma günü Halk
TV’de Fatih Ertürk, Saygı
Öztürk ve Hüseyin Özay ile
birlikte katıldığımız “Türkiye Nereye” programında
Saygı ilginç bir belge gösterdi. Adalet Bakanlığı’nın 28 Temmuz’da
bütün illerin cumhuriyet savcılarına gönderdiği genelgeye göre
IŞİD, PKK, TKP-ML, DHKP-C ve diğer terör örgütleriyle sürekli ve
düzenli bir mücadele başlamış.
Bir devlet elbette hukuk dışına çıkan hiçbir kişiyi ya da grubu
kabul edemez. Hele bu terör örgütü olursa... Elbette mücadele
etmelidir, toplumun huzurunu ve güvenliğini birinci sorun olarak
görmelidir.
Ancak bu belgede, her ilin cumhuriyet savısının her sabah 09.30
sıralarında Ankara’yı arayıp, terör örgütleriyle mücadele konusunda
bilgi vermesi isteniyor.
Devleti biraz bilen herkes, Ankara’dan gelen böyle bir yazının
anlamını da bilecektir. Yani Ankara diyor ki, her il her gün ele
geçirdiği teröristlerin listesini verecek. Veren il çok çalışıyor
demektir. Vermeyen il ise tembeldir, terörle mücadele
edemiyordur!
***
Başta vurguladığımız gibi terörle mücadele bir toplum için kutsal sayılabilecek bir değerdedir. Ama siz terörle mücadelenin içine siyasi rantı katarsanız, bu kutsallığın tam karşıtını anımsatacak ahlak dışı bir durum söz konusu olur.