Seçimlere tam 1 ay kaldı. Kahvelerin, sokakların, telefon
sohbetlerinin, ev buluşmalarının ana konusu usul usul siyasete
dönüyor.
Sık sık halkın gündemiyle siyasetin gündemi arasında farklılık
olduğu hatta uçurumlar olduğu vurgulanır. Bu kez durum biraz
farklı; CHP’nin seçim bildirgesini ekonomiye indirgemesi, öteki
partilerin de benzer bir yol izlemesiyle birlikte halkın gündemiyle
siyasetin gündeminin büyük ölçüde buluştuğu söylenebilir.
Siyasetin kendi doğası içindeki tartışmaları, iki ana uç konuyu
seçerek sütuna yatırmak gerekirse, şu iki sözcüğü
paylaşabiliriz:
Korku ve öfke...
AKP’nin uzun yıllardır kurmak istediği korku imparatorluğu çöktü.
Ancak bunun yerine daha farklı endişelerin belirdiği görülüyor. 10
bin nüfuslu bir beldenin kahvesinde yurttaş şu soruyu
sordu:
-AKP seçimi kaybetse bile iktidarı vermeyecekmiş doğru
mu?
Bunu nereden çıkardığını sordum, “Öyle
diyorlar” karşılığını verdi. “Sence böyle bir şey
olabilir mi” diye sordum, “Bunların döneminde olmayacak
şey yok” dedi.
Benzer sorularla farklı yerlerde de karşılaşınca AKP’nin insanların
beynine çakmaya çalıştığı “Benden sonrası yok”, “Benden başka
seçenek yok” dayatmalarının iz bulduğunu fark ettim.
Bir pazar yerinde güleryüzlü insanlarla konuşurken, ortamın
sıcaklığından cesaret alarak birine şu soruyu sordum:
-7 Haziran’da kesin bir karar almışsın, öyle diyorlar, doğru
mu?
Birden ciddileşti, endişeli sert bir ifadeyle yüzüme baktı...
Ağzından şu sözcükler döküldü: