Siyasette mucize diye bir şey yoktur. Atılan her adım toplumsal
karşılıkla ölçülür. Bu karşılığın da genel kabul gören bir
gerçekliği vardır.Örneğin şu saptamalar siyasetin anayasa maddeleri
olarak kabul edilebilir:
-Siyaset umut üretme sanatıdır. Umut üreten kazanır.
-Her ekonomik krizin siyasal bir karşılığı vardır.
-Vaatlerini yerine getiremeyen iktidar, gider!
AKP, genel siyaset doğrularını elinin tersiyle itti, kendi
“doğrularını” üretti. Bunlar da mucize gibi bir şey.
Şöyle bir soru sorsak:
-Halkı fakirleştikçe iktidarı güçlenen bir ülke var mıdır?
Demokrasisi rayına oturmuş bir ülke-de böyle bir soruya yanıt
aranmaz. Sormak bile abestir, bizde serbesttir. Zira yaşıyoruz!
*** Bu bağlamda AKP’nin yarattığı
mucizeleri sıralayalım:
Emeklilerden başlayalım... Enflasyonun yıllardır iki haneli olduğu
bir ülke düşünün... Emekli olanların maaşları her yıl düşüyor. 2008
yılında emekli olan bir kişiye bağlanan maaş ortalama bin beş yüz
lirayı geçerken, her yıl düşürülen maaş bağlama oranlarıyla bugün
bin liranın altına indi.
Toplumun en geniş kesimi olan emeklilere maaş bağlama oranı
düşüyor, bunu yapan iktidarın oy oranı yükseliyor.
Buna mucize denmez de ne denir!
Enflasyon rakamları en sıcak örnek. İşvereninden asgari ücretlisine
her kesimin kabul ettiği gerçekçi enflasyon yıllık yüzde 30’un
üstünde. Rakamlar kasım ayında da arttı. İktidarın ilan ettiği
enflasyon oranı ise yıllık yüzde 20. Kasım ayında da düşmüş.
Fiyatlar füze gibi yükseliyor, enflasyon ise düşüyor.