Erdoğan’ın dün Rusya’ya giderken yaptığı
açıklamalar, demokrasimizin ciddi bir kırılma noktasında olduğunu
açığa çıkardı.
Yerel seçimler öncesinde sık vurguladığımız gerçeklerden biri
şuydu:
AKP’nin Türkiye’ye verebileceği bir şey kalmamıştır.
31 Mart gecesinden itibaren yaşananlar, AKP’nin Türkiye’yi yönetme
gücünün de kalmadığını gösteriyor.
İstanbul seçimini kaybetmemek için her şeyi yapacakları dün en
yetkili tek kişinin ağzından ilan edildi.
Artık AKP için tek hedef var; kendini ve iktidar gücünü korumak.
İstanbul giderse, iktidarın da gideceği düşüncesi hâkim.
Erdoğan’ın, “Seçim aşaması bitmiştir, sıra yargı aşamasında” deyip,
sandıkta organize işlerin olduğunu söylemesinin ne anlama geldiğini
herkes biliyor:
“Eyy yargı, sen bağımsızsın. Burada suç var, usulsüzlük var. Hem
İstanbul öyle 13-14 bin oyla alınmaz, ona göre!”
*** Son durumu özetledikten sonra bu
aşamaya nasıl gelindiğini sıralayalım:
31 Mart gecesi saat 23.00 sıralarında İmamoğlu’nun
önde olduğu AKP’nin sisteminde de net biçimde ortaya çıktıktan
sonra, AA veri akışını kesti. Neden? Çünkü AKP sistemi kapatmıştı.
YSK, “AA, bizden veri almıyor” dediğine göre AA’nın nereden sandık
sonucu aldığı da anlaşıldı.
Gece apar topar Binali Yıldırım’a, “Seçimi
kazandık, 4 bin oy öndeyiz” açıklaması yaptırıldı. İmamoğlu, o gece
6 kez canlı yayına çıkıp, “Gerçek o değil, ben önde olduğumu
biliyorum. Açıklama sorumluluğunu YSK’ye bırakıyorum” diye ısrar
edince AKP’nin hesabı bozuldu. Atı alıp Ü...