Cumhuriyetin 95. yılı kutlamalarına siyasetin parçalı durumuyla halkın coşkulu katılımı damgasını vurdu.
Siyasetteki parçalanma iktidar dayatmalarının doğal sonucu. 29 Ekim’i Erdoğan propagandasına çevirme girişimi MHP’nin bile “bu kadar olmaz” diyeceği bir noktaya geldi.
Halkın bayrama büyük katılımı aklımıza AKP iktidarının ilk yıllarını getirdi. Ulusal bayramları kutlamamanın yollarını aradılar. Şu yöntemde karar kıldılar:
-Bu bayramlar sadece devlet töreni şeklinde geçiyor. Bırakalım halk kutlasın!
Halkın bayramlara katılımı artarak devam edince, anıtlara çelenk koymayı yasaklamaya giriştiler. Bu da tutmadı.
Sonuçta önceki gün olduğu gibi Anıtkabir yine deyim yerindeyse “yanıtkabir” oldu. 5 yaşından 95 yaşına kadar binlerce yurttaş Cumhuriyete olan bağlılığını Anıtkabir’de buluşarak gösterdi.
Sadece Anıtkabir mi?
Kuşadası’nda denizin dibine inip Türk bayrağı açan dalgıçlardan Kahramanmaraş’ta Atatürk posterini gururla taşıyıp dağ başına ulaşmaya çalışan ilkokul çocuklarına kadar tüm yurttan kutlama haberleri vardı.
***
Bu satırları okuyanların şöyle dediğini duyar gibiyiz:
-Kardeşim, 95. yıl kutlamaları iyi güzel de Cumhuriyetten geriye kutlanacak ne kaldı?
Yakın geçmişteki pek çok seçim için, “köprüden önceki son çıkış” tanımını kullandık. Artık bu tanımın hükmü kalmadı. Rejim başkalaştı. Ortada bir sistem yok ki, otursun. Uygulamada doğan sakatlıklara kalıcı olması olanaksız çareler üretiliyor. Dün altını çizdiğimiz gibi halkın içinde “bu iktidar gitmez” duygusu yerleşmeye başlamış.