Yine muhtarlarını topladın, Türkiye’ye hitaben
konuştun...
Hesap, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılıp, başta Obama
olmak üzere dünya liderleriyle poz vermekti, ama olmadı!
Olsun...
Sana konuşacak mekân mı yok...
Hiçbir şey olmasa bile elde var, muhtarlar. Seç seç getir... Topla
sarayda, ağzına geleni söyle...
Muhtarları demokrasinin vazgeçilmez unsuru yap, saldır partilere.
Muhtarların sosyal güvencesi yokmuş... Malları ellerinden
alınmış... Ne gam. Boş ver onların sorunlarını, memleketin
sorunlarını onlara anlat. Zaten günlük yaşamlarının bir parçası
bu... Bir muhtar ne yapar? Her sabah kalkar, cumhurbaşkanıma laf
eden var mı yok mu diye bakar... Ankara’da hükümetin eline ayağına
dolanan var mı diye kontrol eder... Sonra Suriye sorununu masaya
yatırır. Derken 1 Kasım seçimlerinde ülkede yerli-yersiz kim var
diye, test eder...
Ee, muhtarın işleri bu olunca, sen de onları sarayda toplar zirve
yaparsın.
Muhtariyetlik böyle bir şey zaten...
***
Her toplantın bir öncekinden muhteşem oluyor. Memleketi
kutuplara ayırmada üstüne yok. Bu gidişle dünya 3 kutuplu hale
gelecek; kuzey kutbu, güney kutbu, Türkiye kutbu...
Uzun konuşmanın bir bölümünü konuşmaya ayırdın! Konuşacağım dedin,
durmayacağım dedin, susmayacağım dedin... Konuşma üzerine iyi bir
konuşmaydı. Çok da yerindeydi...